11 Ekim 2012 Perşembe

Pistlerden Schumi (Bir Kere Daha) Geçti

Formula 1'i artık hakkında konuşmaya yetecek kadar takip etmiyorum. Bir zamanlar her hafta sonumun toplamda 5 saate yakın kısmını sıralama turları, yarış öncesi programları, yarış ve yarış sonrası seremonisine kadar takip eder, F1 hakkında konuşur, tartışırdım. Hatta belli bir süre Sultanahmet'te babamın yakaladığı görüntü kalitesi olarak vasatın altında kalan Alonso'nun Renault'su masaüstü arkaplanımı süsledi. İstanbul Park'a yaptığım ilk ziyaretin sebebi de tabii ki F1'di.



Ancak ne yazık ki F1 dolu günler artık benim için geride kaldı. FIA'in ve Ecclestone'nun Schumi'yi ve onun Ferrari'sini durdurabilmek için yavaş yavaş getirdiği kısıtlamalar yarışların keyfini her geçen gün azaltırken bence motorsporları ruhuna da tamamen aykırıydı. Lastik değiştirilemeyen pit-stop'lar, bir kaç haftasonu değiştirilemeyen motor ve şanzımanlar, küçülen motor hacimleri, güçte yapılan sınırlamalar... Bunlar motorsporlarının zirvesinde en son görmeyi beklediğimiz gelişmelerdi. Bu gelişmelerle birlikte 2000'lerin ilk yarısındaki Ferrari ve Schumacher hegemonyasına da son verilmiş oldu. Sürücüler klasmanında 2005'te üçüncü, 2006'da ise çok yakın bir farkla şampiyonluğu kaçıran Schumi ise 2007 yılında yarışmayacağını açıklayarak ilk emekliliğini ilan etti.



Hikaye buraya kadar son derece güzel, ama benim bahsetmek istediğim asıl nokta buradan sonrası. Schumi emekliliğini açıkladıktan sonra F1'den ve Ferrari'den kopmadı. Jean Todt'un 'süper asistan'lığını ve pilotların danışmanlığını yaparken bir yandan da yeni otomobillerin geliştirildiği testlerde aktif olarak rol aldı. 2009 yılında ise Massa'nın sakatlanması nedeniyle Schumi'nin Ferrari için pistlere geri döneceği konuşuluyordu, ama testlerde boynundaki sakatlık nedeniyle rahat edememesi Schumacher'in pistlere geri dönüşü için 2010'u beklemesine neden oldu.

2010 yılında eski takım patronu Ross Brawn'ın Mercedes ile kurduğu takımda F1'e ve pistlere resmi olarak geri dönen Schumacher bu geri dönüş haberiyle birlikte hayranlarını heyecanlandırsa da eski formuna neredeyse hiç yaklaşamadı. F1'de yarışmaya başladığı yıl olan 1991'den beri pole pozisyonu, en hızlı tur zamanı veya podyum göremediği ilk sezon da 2010 sezonuydu. 2011 sezonu da 2010 sezonundan pek farklı değildi. Schumi'nin en iyi derecesi sadece dördüncülük olabiliyordu. 2012 sezonunda Avrupa Grand Prix'sinde geri dönüşünden beri ilk ve tek podyumuna üçüncülüğü elde ederek çıkarken iki yarış sonra da Hockenheim'da en hızlı tur zamanını da elde ederek en azından önceki iki sezona göre elde tutulur başarılar elde etmiş oldu. Bu başarılara rağmen sezon içerisinde genel performans olarak özellikle kendi standartlarına göre vasatın epey altında kalırken, kulislerde Mercedes'in bir sonraki sezon için Lewis Hamilton'la anlaştığı konuşuluyordu. Geçtiğimiz ay sonuna doğru Mercedes Lewis Hamilton'la 3 senelik kontrat imzaladığını açıkladıktan sonra Schumacher yaklaşık bir hafta önce sezon sonunda emekli olacağını açıkladı.



Schumacher'in geri dönüşü pek çok efsanenin geri dönüşü gibi ne yazık ki beklendiği gibi olmadı. Bu geri dönüş benim gibi Schumi hayranları için ise ne yazık ki hayal kırıklığından ileri gidemedi. Dediğim gibi, getirilen kısıtlamalar bence motor sporlarının ruhuna aykırıydı. Ecclestone daha rekabetçi bir ortam yaratarak, kaybedilen izleyici geri kazanılmaya çalıştı. Belki de bu yaptıklarıyla başarılı da oldu (ki sürücüler klasmanındaki şu anki rekabet de bunun bir göstergesi). Ancak bu yenilikler yeni seyircileri yarışın içine çekerken, benim gibi eskileri de bu büyük etkinlikten uzaklaştırdı. Ayrıca bir de efsaneye mâl oldu.

Formula 1'de sezonun bitmesine daha beş yarış var ve sürücüler klasmanında Alonso ve Vettel arasında büyük bir çekişme sürüyor. Ayrıca izlemek isteyenler için bir efsane de son beş yarışına çıkıyor olacak. Ben muhtemelen takip etmiyor olacağım ama eğer boş vaktiniz ve kablolu televizyonunuz varsa haftasonları Alman televizyonu RTL yarışları hâlâ yayınlıyor.

1 yorum:

Ayhan dedi ki...

Ege'ciğim.
Kalemine sağlık ne güzel yazmışsın.Ben bir otomobil tutkunu değilim.Ama ciddi bir F1 tutkunuy(d)um.Ferrari ve özellikle Schumacher normal hafta sonlarımda tüm planlarımı yarış takvimine göre yapmakla kalmaz,yarışların ilk başladığı ve yazlıkta olduğum başlangıç yarışlarında İstanbul'a dönüş saatlerimi yarışlara göre düzenlerdim.Evet motor sporu ve arabalar önemli.Ama ben bu spordaki sürücülerin karakter ve ustalığına daha fazla önem veriyorum.Yeni bir Scumacher ve Raikonnen(çok saygı duyduğum bir sürücü idi) gelmeden bu yarışları izleme heyecanı duymam.Aradaki Alanso'lar vb. benim için değersiz.2 senedir tek yarış izlemedim.Anlamsız kurallarla usta pilotu engelleyen bu show'da.Gerçek pilotları,gerçek arabaları görünceye kadarki sıralamalar benim için anlam ifade etmiyor.Tekrar emeğine sağlık güzel çocuk.
Ayhan