7 Mayıs 2010 Cuma

İsmail Şenol Röportajı



Sağ köşede yazdığım gibi uzun zamandır İsmail Şenol ile röportaj hazırlığı içerisindeydik. Benim sınavım yüzünden uzun süre erteledik ancak sonunda tamamlayabildik röportajı. Kardeş takımın -Atlanta- asbaşkanı İsmail Şenol'a bu güzel röportaj için tekrar teşekkür ediyoruz.

1-) Klasik sorumuzla başlayalım: İsmail Şenol kimdir? Özel hayatında neler yapar?

NTV SPOR ve NBA TV’de basketbol maçları anlatır, fakat sporu sever. Basketbolun yanı sıra ilk göz ağrısı olan atletizm ve futbolu da yakından takip eder. Özel hayatında sürekli sinemaya gider, bol bol yemek yer, mümkün olduğunca kitap okur. Takip ettiği dizileri kaçırmamaya özen gösterir. Arkadaşlarıyla oturup iki kelam etmeyi, gece dışarı çıkmayı sever.

2-) Hemen TBL'den girelim. Playofflar çok güzel bir Banvit-Karşıyaka maçıyla başladı. Playoffların ilk turunda bir takım sürpriz yapabilir mi? Son haftaların flaş takımı Bornova'dan, Erdemir'den NBA'de bir Portland, bir OKC benzeri bir sürpriz gelebilir mi?

1-8 ve 2-7 eşleşmelerinden bir sürpriz çıkacağını düşünmüyorum. Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen ilk turu süpüreceklerdir. Bu turda esas keyif veren eşleşme Banvit-Pınar Karşıyaka olacak. Ev sahibi avantajına sahip takımların ilk turda turu geçeceklerini düşünüyorum. Yani ufukta sürpriz görünmüyor.

3-)TBL'de NBA gibi sezon sonu ödülleri olsaydı ve bunları İsmail Şenol verseydi kimlere hangi ödülleri verirdi?

MVP: Emir Preldziç (Fenerbahçe Ülker)
Yılın Savunmacısı: Bootsy Thornton (Efes Pilsen)
Yılın Altıncı Adamı: Haluk Yıldırım (Beşiktaş Cola Turka)
Yılın Çaylağı: İlkan Karaman* (Tofaş)
Yılın Koçu: Hakan Demir (Pınar Karşıyaka) & Orhun Ene (Banvit)
En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu: Furkan Aldemir (Pınar Karşıyaka)
En iyi beş: Engin Atsür-Bootsy Thornton-Emir Preldziç-Radoslav Rancik-Lance Williams
En iyi ikinci beş: Barış Ermiş-Evren Büker- Josh Shipp-Leon Williams-Jermareo Davidson
En iyi üçüncü beş: Hakan Köseoğlu-Ryan Toolson-Brad Newley-Kaya Peker-Josh Heytvelt
En iyi savunma beşi: Barış Ermiş-Ömer Onan-Bootsy Thornton-Mike Wilkinson-Semih Erden

* NBA’deki ödüllerin aynılarını vermeye çalıştım ancak “Yılın Çaylağı” ödülünün tam bir karşılığı yok aslında Türkiye’de. NCAA’den gelen oyuncuları çaylak olarak nitelendirmeyi doğru bulmuyorum. Bu yüzden Türkiye’de ilk kez birinci ligde oynayan birisini seçmeyi tercih ettim.

4-) Bunun dışında çok ortada olan Beşiktaş-Telekom ve Karşıyaka-Banvit serileri var? Bu serilerde kimleri şanslı görüyorsunuz?

Beşiktaş Cola Turka-Türk Telekom serisi daha çok hücumcuların konuşacağı seri olacak. Kabul etmek gerekir ki, Beşiktaş 1-0 önde başlayacağı için büyük bir avantaja sahip. Mire Chatman ve Lonny Baxter’ın ayrılmalarına rağmen sezon başındaki heyecan verici basketbolu sürdürüp; Engin Atsür ve Fedor Likholitov ile hücumdaki iç-dış dengesini sağlamaya çalışıyorlar. Beşiktaş’ın eşleşme bozan adamı ise Cevher Özer. Cevher bu sezon kritik maçlarda performans düşüklüğü yaşadı ancak Telekom serisinde kilit bir rolü var. Bilhassa dışarıdan bulacağı sayılar fark yaratacak.
Türk Telekom’un sil baştan yapması gerekiyor. Oyuncu kadrosu çok kaliteli isimlerden oluşuyor, ancak bir takım olmayı başaramadılar. Bu yüzden herkesin gönderilip altyapıdan oyunculara şans veren, kaliteli yabancılarla üç-dört sezon içinde şampiyonluğa oynayabilecek bir takım yaratılabilir. Sonuçta altyapıdan gelen Uğur Öğüt gibi müthiş bir oyun kurucularının yanı sıra, Sertaç Şanlı ve Erdinç Balto gibi birinci ligde rahatlıkla oynayabilecek önemli oyuncuları var. Bence bu isimlerin üzerine kurulacak bir iskelet uzun vadede olumlu sonuç verebilir.

Karşıyaka deplasmandaki ilk maçı son saniyeye kadar taşıdı, ancak rakibin son topu kullanacağı pozisyonda dört hücum ribaundu verdiler. Gençliğin dezavantajı burada ortaya çıktı. Banvit turu geçecektir, ancak yaralı bir şekilde çıkacaktır bir üst tura.

5-) Bu sene ligimizde çok iyi oyunlar ortaya kondu sezon boyunca. Bornova, Galatasaray, Beşiktaş, Karşıyaka, Banvit sezon genelinde çok iyi oynadılar. Eğer aralarından birini seçmek gerekirse oynanan basketbol üzerinden, kimi seçersiniz?

Sadece sorudaki takımlar ve oynadıkları basketbol üzerinden konuşmak gerekirse, ben Cem Akdağ’ın Galatasaray’ının hepsinin önünde olduğunu düşünüyorum. Çok dengeli ve iyi basketbol oynadılar yaşadıkları forma skandalı sonrasında.

6-) Yavaş yavaş A takımlarda forma şansı bulmaya başlayan gençlerimizi nasıl buluyorsunuz? İlk akla gelen isimler Furkan, Birkan, İbrahim, Yiğitcan Türk basketbolunda ya da Avrupa basketbolunda hatta NBA'de bir yerlere gelebilecek potansiyeldeler mi?

Furkan Aldemir çok özel sezgileri olan, yüksek parmak hassasiyetiyle ribaund konusunda uzmanlaşan, blok yeteneğini daha ligdeki ikinci sezonunda krallıkla taçlandıran bir yetenek. Düzgün karakteri ve çalışkanlığı sayesinde Euroleague seviyesinde bir uzun olabilir. Ancak öncelikle pota altında sırtı dönük bir oyun eklemesi lazım. İki harekette uzmanlaşması yeterli. İkinci olarak da 4-5 metre civarında tepeden şut ekleyebilirse oyununa hak ettiği yere gelecektir.

Birkan Batuk kadar enerjik bir oyuncu uzun zamandır görmemiştim. Müthiş savunmacı, inatçı ve korkusuz. Penetreleri çok kuvvetli. Bu sezon sessiz sedasız oyununa üç sayı tehdidini de ekledi. Serbest atış yüzdesini 80’in üzerine çıkarması ve maç sonlarında daha diri kalabilmesi için kondisyonunu artırması lazım. Kusursuz bir karakteri var onun da, ilerleyen yıllarda Euroleague seviyesinde bir oyuncu olmaması için hiçbir sebep yok.

Yiğitcan Turna için çok kritik bir sezondu. Sonuçta artık 23 yaşında ve birinci lige ait olduğunu göstermesi gerekiyordu. Bence Orhun Ene’den aldığı sürede yaptıkları gösterdi ki, Yiğitcan bu ligin oyuncusu. Onun da savunmasını çok beğeniyorum.
Doğrusunu söylemek gerekirse İbrahim Yıldırım, hakkında değerlendirme yapılabilecek kadar çok oynamadı bu sezon. Ancak kendisini gençler şampiyonalarından biliyorum, sahada ne yaptığını bilen, çok olgun bir oyun kurucu. Bu sezon yavaş yavaş süre almaya başladı, gelecek yıllarda bu oyununu A Takım seviyesine yansıtabilirse Şafak Edge ile birlikte Banvit’in bir numaralı pozisyonunu kurtarırlar.

7-) Ağustos'ta başlayacak 2010 Dünya Şampiyonası'nda Memo'suz milli takım başarılı olabilecek mi? Engin Atsür-Ömer Onan-Hidayet Türkoğlu-Ersan İlyasova-Ömer Aşık beşi kağıt üzerinde etkili ve oyunun iki tarafını da oynayabilecek bir beş olarak gözükse de takım içi uyum sağlanabilecek mi? Bu bağlamda kadroya kimler alınmalı, kimler alınmamalı? İsmail Şenol bir kadro çıkarsa kimlere tercih eder?

Başarının tanımını yapmak gerek önce. Bana kalsa gerçekçi hedef çeyrek final olmalı. Bizim her şeyimiz gruptaki sıralamamıza bağlı. Çapraz grupta İspanya, Litvanya ve Fransa var. İkinci turda bu üçlüden sıyrılabilmek için lider olmak zorundayız. Eğer bunu başarabilirsek, yarı finale kadar yolumuz açık görünüyor. Ancak grupta ikinci olursak, bu üç takımdan birisiyle eşleşir, geçmemiz durumunda çeyrek finalde ABD ile karşılaşırız. Şahsen ikinci olmaktansa üçüncülüğü tercih ederim.

Kadroya gelince, Mehmet Okur’un yokluğu bizim için büyük dezavantaj. Ancak daha önemli bir sorunumuz var. Yıllardır milli takımda oynayan oyuncularımızın büyük bir çoğunluğu formsuz. Bizim buna bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Saydığın beşte sadece Engin iyi sezon geçirdi, Ömer Onan da kendi standartlarında. Hido formsuz, Ersan istikrarsız, Ömer Aşık takımında oynamıyor! Genel olarak oyuncularımız çok formsuz. Kadro yapmak istemiyorum, az çok zaten herkes aynı 10 kişiyi yazacak. Şahsen Evren Büker ve Cenk Akyol’un bu takımda kesinlikle olmaları gerektiğini düşünüyorum. İkisi de sonuna kadar hak ettiler.

8-) Euroleague'de Final Four'a yaklaşık 10 gün kala hangi takımı şanslı görüyorsunuz? Sene başından beri sezonu domine eden Barcelona mı, yıllardır buralarda olan CSKA mı, Teodisic-Kleiza-Childress üçlüsünün taşıdığı Olimpiakos mu, yoksa final four'un "underdog"u Partizan mı?

Uzatmadan, direkt cevabı vereyim, bence Barcelona şampiyon olacak. Avrupa’nın en iyi basketbolunu oynuyorlar. Ricky Rubio, daha 14 yaşındayken herkesin olmasını beklediği oyuncu haline geldi. İşin güzel yanı, daha da geliştireceği birçok yön var. Juan Carlos Navarro kazanmayı biliyor. Ancak o pota altı yok mu, insan yanaşmaya korkuyor gerçekten. Bence hak ediyorlar ve şampiyon olacaklar da.
Ancak Final Four’a yükselen iki antrenöre dikkat çekmek istiyorum. Panagiotis Yannakis gibi savunma basketboluna inanan bir antrenörün kurduğu takım, belki de Avrupa’nın en hızlı oynayan takımı. Maç başına 88 sayı attılar. Elindeki oyunculara uygun sistem kurabilmenin en büyük örneği. Takdir etmek lazım.
Partizan’ın kurduğu sistemin fanatiklerinden birisiyim. Dusko Vujoseviç hakkında konuşacak çok şeyim var, ancak koç Selçuk Ernak’ın yazısı üzerine ekleyecek bir şeyim yok. O yazıyı herkesin okumasını tavsiye ederim.

9-) Avrupa genelindeki gençlerin NBA potansiyellerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Örneğin Vesely bu sene büyük çıkış gösterdi, Teodosic Avrupa şampiyonası ile birlikte vitrine çıktı, Rubio'yu zaten herkes biliyor ve bu arada alttan yine iyi Litvanyalılar geliyor. Hangi oyuncular NBA'de kendilerine yer bulabilir? Hangi oyuncular "görev adam"lığının üstüne çıkabilir?

Jan Vesely’nin NBA Draftı’nda ilk beş sıradan seçilecek kadar büyük bir potansiyel. Ancak kesinlikle ve kesinlikle NBA’de üç numara oynamayacak. Bu yüzden kuvvetlenmesi ve sırtı dönük oyununu geliştirmesi gerek. Milos Teodosiç benim şu anda Avrupa’da açık ara en beğendiğim oyuncu. Her takımda oynayabilir, ancak ben onun tıpkı Sarunas Jasikevicius gibi Avrupa’da kalması gerektiğini düşünüyorum. Enes Kanter iyi bir NBA oyuncusu olacak, Donatas Motiejunas’ın biraz daha kilometre doldurması gerek. Ancak gelecek için tek bir isim vermek gerekirse Vasilije Miçiç diyorum. 1994 doğumlu Sırp oyun kurucu. Eğer bu olgunluğunu geliştirirse rahatlıkla “Sırbistan, Teodosiç’ten sonraki oyun kurucusunu bulmuş” diyebilirim.

10-) Gelelim NBA'e. Playoffların ilk günleri sürprizsiz başlasa da şu ana kadar özellikle Batı'da ilk 4 sıra takımlarının deplasmanlarda başarısız olduğunu gördük. OKC, Portland, Milwakuee, Utah gibi takımlar kendi evlerinde oldukça başarılı sonuçlar aldılar. Genel durumdan üzerinden başlayarak bu takımların rakiplerini eleme şanslarını değerlendirebilir misiniz?

Oklahoma City Thunder zaten geleceğin takımı. Bu yüzden iki maçı kazanmaları gelecek için cesaretlenmeleri açısından önemli. Portland’ın da Phoenix karşısında yaptığı çok büyük bir başarıydı. İlk tur başlamadan önce Utah benim antrenör farkı yüzünden favorimdi zaten, onların turu geçeceğini düşünüyorum.

11-) İlerleyen turlarda sürpriz adayınız var mı? Örneğin Kaan Kural Batı şampiyonluğu için Suns'ı şanslı gördüğünü yazmış Twitter'da. Sizin böyle bir adayınız var mı? Yoksa yine Cleveland-Lakers finali mi olur?

San Antonio Spurs’ün Batı Finali’ne çıkması sürpriz olarak nitelendirilirse, ben onların Los Angeles Lakers’ın rakibi olacağını düşünüyorum. Ancak Cleveland-LA Lakers finalini engelleyecek kimse yok bence ligde.

12-) NBA sezon ödüllerininin çok tartışmaya açık olmadığı bir senedeyiz sanki. Crawford 6. adamı, Howard DPOY'u uzak ara aldı. LeBron'un ödülü de yakında açıklanır. Tek soru işareti olan ödül sanıyorum ki Brooks'un aldığı MIP'ti. Siz olsaydınız kime oy verirdiniz? Diğer ödülleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ödülleri hak edenlerin aldığını düşünüyorum. Sadece yılın savunmacısı konusunda Josh Smith’i daha önde görüyordum, ancak Dwight Howard’ın almasına da itirazım yok tabii ki. Yılın yöneticisi ödülünü de Daryl Morey’nin alması gerekiyor. Tracy McGrady’den Kevin Martin yaratmayı başardı. Jared Jeffries ve Jordan Hill de işlerine yarayacak oyuncular.

13-) Senelerdir beklenen bir 2010 yazı var önümüzde. LeBron, Wade, Boozer, Amare -Phoenix tarafından kontrat teklif edildiği söylense de- Joe Johnson, Rudy Gay, Chris Bosh gibi birçok önemli oyuncu serbest kalacak ve bu oyuncular için salary caplerini boşaltmış birçok takım var. Bütün bu takımların istediklerini ve planladıklarını elde edemeyeceğini düşünürsek nasıl bir off season bekliyor bizi?

Lig yönetimi önümüzdeki sezonun salary cap’inin yaklaşık olarak 56.1 milyon dolar olacağını açıkladı. Bu, artık New York Knicks’in iki maksimum kontratlı oyuncu alabileceği anlamına geliyor. New Jersey Nets maksimum oyuncunun yanına 9 milyon dolarlık bir oyuncu daha alabilir. Miami Heat hem Dwyane Wade’i takımda tutabilir, hem maksimum kontratlı bir oyuncu alabilir, hem de 10-12 milyon dolarlık bir yardımcı yıldızı kadrosuna katabilir. Chicago Bulls ve Los Angeles Clippers’ın da maksimum kontrat verebilecek bütçeleri oldu. Burada LeBron James’in kararı ve Nets’in koçunun kim olacağı önemli. İlginç bir şekilde Dirk Nowitzki de opsiyonunu kullanmayıp serbest kalabileceğinin sinyallerini verdi. Wade’in takımında kalacağını ve Nowitzki’nin serbest kalacağını hesaplarsak maksimum kontrat alabilecek LeBron James’in yanı sıra, Dirk Nowitzki, Joe Johnson, Carlos Boozer, Chris Bosh ve Amare Stoudemire var. Bence bu isimlerden sadece Boozer, Bosh ve Amare takım değiştirecek, diğerleri de takımda kalacak. David Lee var 10 milyon doların üzerinde kontrat alabilecek David Lee ile Rudy Gay var bir de. Yani bu yaz genel olarak reklamının yapıldığı kadar büyük bir fırtına kopacağını sanmıyorum.

14-) Gelecek sezondan sonra olası bir lovavt konuşuluyor NBA'de. Olma ihtimali nedir? Daha önce de böyle bir konu geçmiş ancak oyuncular birliği ile NBA yönetimi anlaşmıştı. NBA yönetimi milyonlarca dolarlık kârı bir kenara koyup oyuncular birliği ile restleşmeye devam eder mi?

Takım sahiplerinin 1 Temmuz 2011’de bitecek mevcut sözleşmeyi bir sene daha uzatma opsiyonu var. Ancak bunu yapmayacaklarını net bir şekilde belirtmişlerdi. Şimdi maksimum kontratları düşürmenin peşindeler. Oyuncular tabii ki buna pek yanaşmıyorlar. Şimdiki görüntü kesinlikle anlaşamayacakları, lokavt ya da grev olabileceği yönünde. Çünkü takım sahipleri ciddi zarar ediyorlar ve geri adım atma niyetinde değiller. Yine de daha 13 ay var, belki orta yol bulabilirler.

15-) Basketbol dışında futbolu da takip ettiğinizi biliyoruz. Ligimizdeki şampiyonluk yarışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bursaspor'un şampiyonluk şansı nedir?

Fenerbahçe puan farkıyla önde, ancak fikstüründe Ankaraspor bulunan Bursaspor’un iki maçı kaldı. Bence Fenerbahçe’nin deplasmandaki Ankaragücü maçı şampiyonu belirleyecek. Kazanırsa, şampiyon olur gibi geliyor bana. Fakat şu şampiyonlar ligi çeyrek finalinden itibaren oynanan futbolu gördükten sonra, bu ligdeki kupanın pek ehemmiyeti olmadığını düşünüyorum.

16-) Guus Hiddink'in başına geçtiği milli takımımızdan 2012 elemelerinde nasıl bir performans bekliyorsunuz? Gerçek potansiyelimize çıkabilecek miyiz yoksa yine hayal kırıklığı mı olacak bizler için. Ne düşünüyorsunuz?

Guus Hiddink’in futbolu yönetecek kişi olduğunu düşünmüştüm, ancak gördüğüm kadarıyla bu iş Ersun Yanal’a verildi. Umarım Hiddink’le birlikte bir felsefe oturtmaya çalışırlar ve biz de böyle bir futbol adamından faydalanabiliriz. Grubumuz da öngörüldüğü kadar kolay değil. Kazakistan ve Azerbaycan deplasmanları zorlu deplasmanlar. Bilhassa Belçika’yı da hafife almamak gerektiğini düşünüyorum. Premier League’de oynayan birçok yıldızın yanı sıra, Eden Hazard ve Steven Defour gibi önemli, yetenekli gençleri var. Almanya’nın olduğu bir grupta liderliği elde edip direkt çıkmak çok zor. Almanya’yı tek maçta yenebiliriz, fakat bizim sorunumuz daha zayıf rakiplere karşı gösterdiğimiz düşük performans. Bu durumun Hiddink ile düzeleceğini ve ilk ikiye gireceğimizi tahmin ediyorum.

17-) Son olarak NBA severler NBA Türkiye ve Slam'den sonra yeni bir basketbol dergisine kavuşabilecek mi? Bu işin zorluğu biliniyor ancak NBA Türkiye'yi olsun, Slam'i olsun okumak çok keyifliydi. Yeniden böyle bir derginin çıkma olanağı var mı?

Dünya Şampiyonası’nda eğer Milli Takım iyi bir sonuç alırsa, bu rüzgârla belki bir dergi çıkabilir. Başka türlü yeni bir basketbol dergisinin çıkmasına, çıksa da uzun süre yaşamasına ihtimal vermiyorum. Batug.com’un muhteşem online dergileriyle yetineceğiz kalan dönemde.

Konu Sabitlenmiştir