9 Ekim 2012 Salı

Alex Konusunda Konuşmayan Kalmasın Dediler


Alex gündemin şüphesiz en ağır topu ve hala daha da bu durum devam ediyor. Son bir haftadır politik konular -ki bu kadar ciddiyken- Alex'in yanına yaklaşamadı. Tabii bunun belirli sebepleri var. Herkes yazdı, herkes fikir belirtti. Ben biraz ortamın sakinleşmesini ve aklım başımda yazabilmek için mantıklı düşünecek zamanı bekledim.

Yazının seyri de dünkü açıklamalardan sonra iyice değişti. Aykut Kocaman ile Alex arasında bazı sorunların olduğu artık açıkca gözüküyordu ama olayın eski kırgınlıklara kadar dayandığını görmek beni çok üzdü. Sürekli ertelenen, sürekli üzeri kapanan bu konunun tarihi aslında çok uzaklara dayanıyormuş.

Öncelikle, bu kriz ortamının başına gitmek gerek. Alex'in yedek bırakılma durumu, neden oynamadığı gibi soruların ötesinde krizin kulüp dışına yansıdığı noktada tek bir suçlu var o da Alex. Türkiye içerisinde yıllardır bulunan ve duruşu ile, zekası ile, olaylara bakış açısı ile herkesin beğenisini kazanan bir futbolcunun böyle düşünmeden hareket etmesine hala daha inanamıyorum. Zaten bu noktayı ve dünkü açıklamaları bağlayınca pek de düşünmeden yapılmış bir hareket olduğunu sanmıyorum artık.

O incelikte bir adam mı yazdığı şeyin Türkçe halini bizim merak etmeyeceğimizi düşündü? O incelikte bir adam mı arkadaşıyla herkesin görebileceği bir yerden konuştu? Sanmıyorum. Artık Alex'in inancı ve sabrı kalmamış. Gözünü karartıp tepkisini açıkca dile getirdi ve bu olaylar başladı.

Kırgınlıklar ve kızgınlıklar konusunda Aziz Yıldırım ve ekibini savunacak değilim. Aykut Kocaman'ın kişiliğine kendi çapımda çok güvenmenin yanında Aziz Yıldırım kısmı her zaman için soru işareti oldu. Krizleri, bir kez bile gerektiği şekilde, sakin ve hırs yapmadan yönetemedi. Çoğunda haklıydı ya da haksızdı takıldığım noktalar burası değil. Haklı insan refleksleri hakkı elinde tutma konusunda birinci kuraldır. Gerekirse sessiz olmayı, gerekirse sakin konuşmayı gerektiren bu kuralları Aziz Yıldırım hiçbir zaman umursamadı. Ben salak bir adam değilim. Ekonominin, takım yapısının ve tesislerin geldiği mükemmel noktayı görmeyecek değilim. Bunları artık dile getirmek bile boşuna. Çok iyi bir noktadayız ama gelinen bu durum herkese zarar veriyor. Taraftarla arası bir daha kapanmayacak kadar açık. Kendisini önder görüp koşulsuz arkasında duranlar hariç pek bir destekçisi de kalmadı. 99 yılından bu yana alınan kupalar ve başarılar konusu olayın bu noktasında beni ilgilendirmiyor. Hatalarından ders alabilen ve sürekli doğruya giden bir yapının geçmişi unutulabilir ama bu tekrar eden hatalar şeklinde oluyorsa söyleyecek fazla bir şey kalmıyor.

Sonuç olarak elimizde neler var? Alex'in bu hiç olmaması gereken saçma vedası ve Samet'in dillere düşmesi. Peki ne olmalıydı? Alex herkes tarafından ayakta alkışlanarak, en sertinden en ılımlısına kadar herkesin gözlerini yaşa boğarak çıkacaktı o stadyumdan. Hiç sevemedim bu durumu. Çocukluğumun kahramanı adamın takımından gençliğimin kahramanı olan adam böyle mi gitmeliydi yani?

Alex'in duvardaki forması kaldı bana. Kalbimdeki yeri değişmedi, değişmez de ama olanlardan ötürü çok kırgınım. Yakın bir arkadaşımın da dediği gibi : ''Hani çok  sevdiğin bir abin gurbete, çok uzun yerlere gider ya. Alex abim, gurbetim.'' Artık bizim için durum bundan ibaret.

--

Ek olarak Fenerbahçe bugün yaptığı açıklamayla beni son derece şaşırttı. Ben daha çok hakaretler dolu ve ''Biz de bunu bunu gördük karşıdan!'' cümlelerinden oluşan bir açıklama bekliyordum. En iyisini, en güzelini yapmışlar. Alex jubilesini burada yapacak, yapmalı. Bunu engellemeyin. Bu hareket için yönetime benden bir tebrik, ne kadar etkili olursa..

Hiç yorum yok: