16 Ocak 2013 Çarşamba

Fenerbahçe'nin Pianigiani'si Olmak


Yaz ayları kafamdan çıkmıyor. Pianigiani ismi ilk kez ortaya atıldığında bilen, bilmeyen herkesin yaşadığı umut patlamasını, kurulan hayalleri anımsıyorum. Türkiye'de taraftarsanız eğer ve benim gibi manyak değilseniz, genel olarak çoğunluğun dediği doğrudur. Pianigiani konusunda şimdi durum neyse, o zaman da aynı şekilde değerlendirmek lazım. Siena'yı biraz olsun takip eden ve kalemine güvenilecek herkes Pianigiani'nin neler getireceğinden, nasıl doğru işler yaptığımızdan bahsediyordu. Sadece kendi ismiyle, daha oyuncular alınmadan bile güzel yapılan bir işti Pianigiani.

Oyuncular sonrası biz sadece kağıda bakmak istedik gibi gözükebilir ama öyle değildi. Benim ilk yazıda belirttiğim eksi kısımlarının çoğunu bu bahsettiğimiz adamlar da yazdı. Bunlar mantık çerçevesinde olan ve sorgulanabilecek şeylerdi. Ayrıca, her takımın eksikleri olur. İyi yaptığı şeyleri de olur ve sen bunların daha iyi yapılmasını beklersin. Dünya üzerinde tanımlı her savunma setinin açıkları vardır, her hücum setinin savunması olduğu gibi. Hatalar ve eksikler olmasaydı berbat bir oyun olurdu basketbol. Bunları yazarken ''sürekli bunlar olacak, hazırlıklı olun'' diye yazmadık tabii ki. Sadece gözüken tehlikelerdi ve aşılmasını umuyorduk. Gelinen noktaya baktığımdaysa ''Keşke bunlarla kalsaymış'' demekten başka bir şey diyemiyorum. Göremediğimiz çok daha fazla şey varmış. 

Yazıları takip edenler hatırlayacaktır, her defasında takımın biraz iyiye gider gibi olduğunu ama bir türlü istediğimiz o malum oturma sürecini yaşayamadığımızı konuşmuştuk. Ligde hala daha kabul edilebilir ve doğal olan bir görüntü içerisinde olsak da Euroleague can sıkıcı bir noktaya geldi. İyiye gitmek bir kenarda dursun, dibe çöktük dersek yanlış yapmış olmayız. Artık Oğuz böyle savunma yapmıyor, Emir şöyle sorumluluk alamadı gibi şeyler söylemekten ben yoruldum. Eminim okuyanlar da bıkmıştır. İşin biraz Pianigiani kısmına inmek istiyorum. 

Gelinen nokta koçun karakteristik özelliklerine ters değil ama bazı soru işaretleri var. İnatçı bir adam olduğunu biliyoruz. Bu her zaman kötü bir şey değildir. Adam olmaz denilen çoğu oyuncuyu güzel birer rol oyuncusu, bazılarını ise iyi oyuncuya çevirdiğini biliyoruz. Böyle bakılınca, kararlı ya da inat yapısı güzel gözükebilir. Bizde yaptığı şey ise kötünün üzerine gitmekten başka bir şeymiş gibi gözükmüyor. Her zaman söylediğim gibi, dört kısa ve iki guardlı sistemleri çok zararlı bulmuyorum. Yeterli sürelerde ve gerekli zamanlarda yapıldığında, yeteri kadar avantaj sağladığı da gerçek. Hatta aylardır Bo ve Barış'ın birlikte denenmesi fikrini orada burada yazıyorum. Bu konularda koçun arkasında durmam mümkün fakat Emir'i bu kadar da dört numaranın ana çözümü haline getirmek doğru değil. Andersen'in önderlik yaptığı bir dört kısayı koç nasıl düşünüyor anlamak mümkün değil. Bence aynı şey Batiste ile oluşan dört kısada da mevcut ama Andersen versiyonu dururken ona laf edemiyorum. Oğuz bu kadar gözden düşmeseydi o da denenecekti. İnsan dönüp dolaşıp ''Neden?'' diye sormak istiyor. Koçun yerine kendimi koyup düşünüyorum ama mantıklı bir açıklama bulamıyorum. Emir'in hücumda avantajları olduğu kesin. Savunmada yarattığı deavantajları kapatacak kadar büyük bir avantaj göremediğimiz de kesin. Emir bunu üç numara oynadığında da yapar. Zaten üstün olduğumuz bir bölgeyi, başka bir yere çekip iki kısmı birden kaybetmenin mantığını anlayamıyorum. Bu konuda yapılan ısrarı anlamıyorum. Barış'ın bugüne kadar aldığı süreleri anlayamadığım gibi.

Takımda yanlış giden başka şeyler de var. Ömer Onan kötü bir sezon geçiriyor. Hem fiziksel hem de kafa yapısı olarak bize yansıyan bu durum çok can sıkıcı. Ömer'in yüzünde daimi bir mutsuzluk ve huzursuzluk var. Herkesin gördüğünü de kimseden saklayacak halimiz yok, Barcelona maçında koç ile bariz şekilde tartıştı. Oyunda kaldığı sürelerin ve kısımların da yanlış olduğu gerçek. Ben burada özellikle Ertuğrul Erdoğan'a ve Ömer'e bazı şeyler sormak istiyorum. Koç ile oturulup hiç mi konuşulmuyor? Bu adam buralara yabancı, eyvallah. Ömer'in takım için ne ifade ettiğini hala anlayamamış olabilir. Ömer, bu takımın ne kadar kötü halde olduğunu ve bir önderin gerektiğini de anlayamamış olabilir. Bu seçeneği Kaya'ya, İlkan'a ve hatta Oğuz'a uyarlamak bile mümkün. Eğer bunlar konuşuluyorsa, koç neden bazı şeylerde ısrar ediyor? Takımda iki ucu çok karışık noktalara çıkan bir sıkıntı var ve asıl can sıkıcı nokta da burası.

İşin parkedeki kısmını konuşmadan önce bunları konuşmak lazım. Pianigiani inat bir adam ama gerizekalı değil. Bu yaptığı şeyler sistem oturtmak adı altında açıklanabilecek noktayı da geçiyor gibi. Takım hala daha Olin, Aliağa maçları dışında önde baskı yapamıyor. Yine aynı filtreler olmadığı sürece asist sayılarımız berbat. Topun dolaştığı hız ve indiği noktalar hala daha berbat. Peki neden bu yanlışlardaki isyan? Koçu daha önceden izlememiş olsam ve bu kadar yakından takip etmemiş olsam koça tüm gücümle yüklenmeyi isterdim ama yapamıyorum.

Her ne sorun varsa; Tanjevic, Spahija ve şimdi de Pianigiani diyerek devam ediyor. Bu takımın yapması gereken şey oyuncu ve koç değiştirmekten ziyade kimlik değiştirmek olmalı. Fenerbahçe'nin tekrar koç değiştirecek esneklikte bir yapıya sahip olmasını istemiyorum. Evet yanlışlar var. Evet yanlışlar ısrarla sürüyor. Kadro yapılanmasının da yanlış olduğunu açık açık görüyoruz. Bunun çözümünü de Pianigiani'ye bırakmak en doğru yol olarak gözüküyor. Fenerbahçe'nin son yıllarda oluşturmaya çalıştığı ve sadece bir kısmı doğru olan profesyonel yapıdan ötürü koçun kovulacağını sanmıyorum. Kendisi de gitmez. Buraya bir seneliğine gelip, ilk engelde kaçacak bir kafa yapısına sahip değil. Düzeltilmesi gereken çok şey var. Elimizde ise, ''Sistem oluşturmak istiyoruz ve senin kendi ellerinle oluşturduğun o sisteme hayranız. Bize de aynısını yap'' diyerek malzemelerini bile aldığımız bir adam var.

Sizin için çok zor olacağını bilsem de, bu adama kendi yöntemlerinizle sabretmek en doğrusu olacaktır. Bir koçun daha kariyerinin burada dibe vurduğunu görmek istemiyorum artık.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Oynamayan bir Batiste, yumuşak Andersen, ne yaptığı meçhul Oğuz, Kaya gibi isimler yüzünden adam da gayet afallamıştır bence. Ne umdum ne buldum havasına girmesi gayet doğal. Koçun istediklerini sahaya yansıtmaya burun kıvıran oyuncular izliyoruz sanki. Koçu değiştirmek, koçun arkasında durmamak bana göre de yapılabilecek en büyük hatadır. Ve ayrıca sahiden Efes'te Kerem Tunçeri neyse, Fenerbahçe'de de Ömer Onan ağırlık olarak öyledir. Bunun bilincinde olmalı, gerekirse bir şeyleri sindirmeli, gerekirse sonuna kadar destek vermeli. İşler kötü gittiğinde moral bulmak için ilk böyle kişilere bakar oyuncular.

Eren dedi ki...

kesinlikle aynı görüşteyim. özellikle ömer konusunda biraz kızgın ve kırgınım. haddim olmayarak..

bir de, koçun da beklemediği şeyler olduğu aşikar. bence bir sene daha verilmeli. bunu hak edecek bir kariyeri var. son üç koçta ne gördük ki? bunun da sonu aynı olmasın.