28 Eylül 2012 Cuma

Fenerbahçe Ülker Takım Tanıtımı



Şüphesiz, bilinçli şekilde basketbol izlemeye başladığımdan beri yazacağım en umutlu ve en huzurlu sezon başlangıcı yazısını yazıyorum. Bir de işlerin dününe kadar gidersek böyle bitmesi mucize olarak bile adlandırılabilir.

Beklenti, taraftar ve yönetim açısından basketbol adına berbat bir sezonu geride bıraktık. Fenerbahçe'yi düzenli şekilde takip eden herkes soru işaretleriyle girdi yeni sezona. Bunların üzerine, şube içerisinde saygınlığı ve değeri tartışılmayacak -ama yine de tartışılan- tek adam olan Aydın Örs'ü de göndererek sezona başlamak sadece kabus olarak adlandırılabilir. Bir süre sessiz ve Semih Özsoy yüzdeleriyle geçen dönemden sonra karşımıza Kemal Dinçer adında, sihirbaz olarak adlandırılabilecek bir yönetici çıktı.

Sihirbaz kelimesini transfer için kullanmadım. Şubenin ihtiyacı olan taraftar ile iletişimi üst seviyede, her şeyi açık, basketbol bilgisi ve sevgisi yüksek adam rolünü geldiği ilk günden beri başarıyla yerine getirdiği için kullandım. İlk geldiği günden beri gerek sosyal medya, gerekse çıktığı her televizyon programında merak ettiğimiz her konuya içtenlikle cevap verip bizim içimizi rahatlattı.



Sonrasında gelen transferler, yapılan hamleler ile güven kelimesi hiç olmadığı kadar sağlam şekilde dillendirildi. Biz Fenerbahçe taraftarları buna pek alışık değiliz. Geriye yapılacak transferler ve en önemlisi koç seçimi kalmıştı. Öncelikle böyle heyecanlı, geleceği parlak ve kendini kanıtlamış bir koç getirebilmek zor işti. Pianigiani de transferi sonrası seçimi yapmasının sebebini hedefler, taraftar gibi unsurlara bağladı. Bu kaos ortamında bu derece önemli bir koçu getirmek neresinden bakarsak bakalım büyük bir yönetim başarısıdır. Bu hamle bize en çok transfer akışı konusunda yardımcı oldu. Pianigiani demek biraz da Bo ve Sato demek oldu. Hatta bu listeyi uzatmak da mümkün. Sonuç olarak; son yılların en yüksek potansiyelli kadrosunu kurduğumuzu söylemek yanlış olmaz.

Yeniler ve Kadro Yapılanması

PG: Bo, Barış, ''Transfer''
SG: Sato, Ömer, Can Maxim
SF: Bojan, Emir
PF: Andersen, Kaya, İlkan
C: Batiste, Oğuz

Kadro kağıt üzerinde böyle bir hal aldı. Yine Kemal Dinçer tarafından transfer haberi geldiği için rahatlıkla oraya ekleyebildim. Gerçi pota altı olma olasılığı da vardı ama İlkan transferinden sonra başka bir yer düşünüleceğini sanmıyorum. Alacağımız adam çok büyük ihtimalle bir ve iki numara oynayabilen birisi olacak. Burada da tercihim en başından beri Papaloukas. Daha delici ve daha çok iki numara oynamaya yatkın bir guard tabii ki düşünülebilir ama Papaloukas'ın takıma katacağı şeyler kağıt üzerinden çok daha fazlası. Kazanmayı bilen bir adam ve büyük bir lider. Bu benim için bazı şeylerin ötesinde ve sanki takımın böyle bir adama da ihtiyacı var. Lider özellikli oyuncularımız var. Ömer'i falan görmezden gelmiyorum ama böyle bir yabancı da benim için fena olmazdı.

Alınan dış oyunculara bakarak Pianigiani'nin önde baskı ve hızlı hücum etme özelliklerinden şaşmayacağını söylemek zor değil. Yıllardır takımında oturttuğu bu şablonu bize uygulamak için alabileceği en iyi adamları aldı belki de. ''Adam yiyen'' olarak adlandırabileceğim dış oyuncularımızın yanında, yine koçun en önemli özelliklerinden biri olan iyi top çevirip, boş şutlar bulma kısmında inanılmaz işler yapabilecek bir Emir mevcut. Bu yıl O'nun yılı olacaktır diye umuyorum ve bekliyorum. Pick and roll konusunda ligin belki de gelmiş geçmiş en iyi bitiricilerinden birisi olan Batiste var elimizde. Dış şutu yine ligin sayılı tehditlerinden olan Andersen de cabası.



Takımda sivrilen bir skor opsiyonu olmayacağını düşünmekle beraber dışarı kısımdaki her adamımızın cezaları iyi kesen ama çok keskin olmayan şutörler olduğunu unutmamak lazım. Topu iyi dolaştırmak, Bo'nun kanallarını iyi kullanmak zorundayız. Geçen seneki duran oyunumuzla bu kadro ancak aynı performansın biraz üzerini gösterir. Burada Pianigiani'nin felsefesine olan güvenim devreye giriyor ve şüphelenemiyorum. Ayrıca yedek guardımız da Curtis değil, Barış. Burada Curtis'i yerin dibine sokmak gibi bir niyetim yok. Aksine kendisini severim de ama Barış yedeklerle gelecek en iyi alternatif. Saha görüşü bu kadar iyi ve savunmada da bu derece sağlam duran bir yerli sürekli bahsettiğim top çevirme konusunda da çok büyük nimet.

Artılar

-Basketbolu takip eden on kişiye, ''Koçun sistemine kimin önderlik etmesini istersiniz?'' diye sorsak hepsi Bo'yu gösterirdi herhalde ve O'na sahip olabilmek bu yüzden çok güzel. Önde baskısı, inanılmaz bitiriciliği ve gerektiğinde deliciğiyle oluşturduğu pozisyonları bizim oyun yapımızın ana taşlarından birisi olacak. Bunun yanında Ömer, Sato ve hatta Barış ile birlikte yapacakları baskı öldürücü seviyelere çıkabilir. Lig genelinde bu konuda Fenerbahçe'den daha iyisi olacağını sanmıyorum. Bu kozumuz özellikle oluşmasını umduğum basketbol taraftarı profiliyle birliklte çok büyük bir silah olabilir.

-Birazdan eksilerde pota altı konusundaki şüphelerimi paylaşacağım ama son anda piyangodan çıkan İlkan Karaman transferi bizim için büyük artı. Pota altının atletik eksikliğini ve patlayıcı güç açığını kapatabilecek en ideal yerlilerden birisini aldık. Oraya harcayacağımız yabancı transferi hakkımız da bizde kaldı. Eksileri olabilecek noktalar tabii ki var, bunları diğer kısımda anlatalım.

-Elimizde, Euroleague konusunda bazen beklenenin biraz altında kalmış olsa da ligi sürekli domine etmeyi bilen bir koç var. Basketbola bakış açısı ve oynatacağı oyunu herkes tahmin edebiliyor. Yani takımın mücadele edeceğinden, didineceğinden ve güzel basketbol oynamaya çalışacağından kimsenin şüphesi yok. Pianigiani gevşekliğe ve sorumsuzluğa izin vermeyecek bir adam. Takım elli sayı öndeyken sinirlenip mola alan ve tahtayı yere fırlatan adamdan bahsediyoruz.

-Çok iyi bir salonumuz var. Taraftar kısmı geçen sene hayal kırıklığı oluştursa da Kemal Dinçer'in açıklamarı doğrultusunda bunun düzeleceğini umuyorum. Taraftar tribünü projesi ve bu kadroya karşı oluşan heves bize güzel bir taraftar profiliyle dönerse büyük bir itici gücümüz olacaktır.

Eksiler




-Pota altı konusunda kağıt üzerinde olduğu kadar olumlu olamıyorum. Andersen'in dizler şüphesiz ki eskisi kadar iyi durumda değil. Hücum kısmını her türlü halleder de savunma tarafında ne gibi bir etki yapabilir bilemiyorum. Her ne kadar geçen sene güzel bir sezon geçirmiş olsa da Batiste bir yaş daha yaşlandı ve artık sınıra geldi diyebiliriz. Oğuz'un duygusal ve hemen bozulan yapısının da bir an önce sabit bir hal alması gerekiyor. Bunları düşünülmesi gereken ve sorun yaratabilecek konular.

-Barış ve İlkan gelinen noktada en önemli kozlarımızdan ikisi olacak gibi duruyor. Türk oyuncu kadrosunun eskisi kadar zengin olmaması, Ömer'in sakatlıklarının üst üste gelmesi ve ilerleyen yaşı, Kaya'nın verebilecekleri, Oğuz'un değişken hali gibi faktörler bizim için zorlayacı. Bu iki isim özellikle bu maddeler yüzünden çok önemli. Euroleagu'de nasıl bir performans gösterecekleri konusu hala daha soru işareti. Benim açımdan olmasa da yine düşünülmesi gereken bir konu.

-Geldik benim için en büyük eksiye. Takımın kadro yapısının ve yıllardır alışmadığımız bu güzel ortamın getirisi olarak aşırı beklenti oluştu. Hem oyuncu, hem takım bazında. Oyunculardan verebileceklerinden çok daha fazlasını isteyenlerden tutun, Euroleague'in mutlak favorisi olduğumuzu iddia edenlere kadar büyük bir yelpaze mevcut. Ben kesinlikle sakin olunmasını ve öncelikle buralara alışmanın, buraların abonesi olmanın daha önemli olduğunu savunuyorum. Hala daha takım değiliz ve çok yeniyiz.

Beklentiler

Benim şu sıralar en büyük beklentim takımın bir an önce koçun istediği kıvama gelmesi ve akıcı basketbol oynaması. Bu evreyi aştıktan sonra ise mevcut kadro yapısıyla ligde şampiyonluktan başka bir şey beklemek yanlış olacaktır. Euroleague'de son sekiz takım arasına girdikten sonra, elimizden ve takımın o anki halinden çıkabilecek en yüksek mücadele gücüyle gidebileceğimiz yere kadar gitmek beni tatmin edecektir. Dediğim gibi oralara alışmak şampiyonluk anahtarı demek zaten.



Hiç yorum yok: