6 Kasım 2012 Salı

Need For Speed Neden Böyle Yapıyor?


Bilgisayar başında oyun oynayarak büyümüş bir jenerasyondanız. Konu 'araba yarışı' olduğunda ise çoğumuzun aklına gelen ilk örnek muhtemelen Need For Speed'dir. Yıllarca abuk subuk yollardan, inanılmaz kovalamacalara, akıl sır erdirilemeyecek modifiyelerden, hayal edemeyeceğimiz egzotik otomobillere kadar bize pek çok şey sunan bir oyundan bahsediyoruz. Peki başlarda bize otomobilin her türlü ayarıyla (vites aralıkları, fren, süspansiyon ayarları...) oynamamıza izin veren, bize (özellikle internete ulaşmanın sınırlı olduğu bir dönemde) otomobil hakkında her türlü bilgiyi, fotoğrafı, videoyu sunan adeta interaktif bir fuar niteliğindeki bu oyun gün geçtikçe neden arcade'leşiyor?

Aslında geride bıraktığımız oyunlardan başlayarak çok daha uzun bir şeyler yazmayı düşünüyordum, ama oyunların o halini düşündükçe gerçekten içim sıkılıyor. Bu nedenle özellikle serinin piyasaya henüz çıkan oyunundan, Need For Speed Most Wanted 2 (ismi tanıdık geldi mi?), bahsedeceğim.

İlk trailer'ını internete düştüğünden beri takip ettiğim, bu yıl heyecanla beklediğim iki oyundan bir tanesiydi NFSMW2. (Diğer oyun Euro Truck Simulator 2, ileride ondan da bahsetmeyi düşünüyorum) Kovalamaca dolu trailer'daki şehri, modifiyesiz egzotik otomobilleri ve hasar modellemelerini görünce 'Acaba yıllardır beklediğim NFS artık geliyor mu?' diye beklemeye başladım.



Geçtiğimiz hafta başından itibaren oyun internete düştü mü acaba diye önde gelen torrent sitelerini çaktırmadan gezinmeye başladım (Evet, oyunların fiyatları hâlâ tek tek denemek için alabileceğim kadar ucuz değil). Oyunun resmi çıkış tarihi 30 Ekim olarak açıklandığını düşününce, oyunu indirme fırsatını perşembe günü bulmuş olmam pek de anormal değil. Bir yandan başka bir oyun oynarken diğer yandan 6GB'lık oyunu indirdim. Büyük heyecanla part'ları birbirine ekleyip dizine çıkarırken (bu aksiyonu yapmayalı sanırım yıllar oluyor), diğer yandan acaba crack çalışıyor mu diye düşünmeye başladım. Neyse ki oyunu yükledikten sonra bir sıkıntı yaşamadım ve oyuna başladım. Direksiyonu takmama gerek yoktu, her şey hazırdı, saat ise 2'ye yaklaşıyordu. 'Acaba sabahlayıp yarın okulu kırıyor muyum?' diye düşünmeye başlamıştım ki, direksiyonun ayarlarını yapmak için oyunu durdurduğumda, maceranın benim için başlamadan bittiğini fark ettim. Tuş kombinasyonlarını sırasıyla yapadurayım, temel ayarların (genellikle yarış oyunlarında önce aracı yönlendirmeyi, gazı ve freni ayarlarsınız) hemen altında bulunması gereken vites değiştirmek için kullanılan tuşlar (Shift Up, Shift Down) hakkında hiçbir şey olmadığını fark ettim. Criterion Games aynı şeyi 2010'da 'Need For Speed Hot Pursuit'te de yapmıştı, neyse ki bir sonraki oyun olan 'The Run'ın geliştiricisi EA Black Box bu hatayı tekrarlamayıp beni hayal kırıklığına uğratmamıştı.

Bu hayal kırıklığı üzerine, 'Hazır zamanım var, bu kadar ön yargıyla yaklaşmayayım, biraz daha kurcalayayım' diyerek denemeye devam etmeye karar verdim. En azından direksiyon Criterion'un son oyunundaki gibi rezalet değildi, otomobilin ve şehrin modellemeleri de iyi yapılmış gibiydi. Otomobili biraz da farklı açılardan göreyim diye kameraları değiştirdim, aslında kameraları değiştirdiğimi zannediyordum ama 'kameralar' demek pek doğru olmaz, çünkü oyun otomobili dışarıdan görebildiğiniz ve direk yolu görebildiğiniz sadece iki farklı kamera sunuyor.

Adettendir, oyunun en azından başladığım bölümünü checkpoint'ine kadar oynamadan bırakmam. Bu kadar hayal kırıklığının üzerine neyse ki ilk checkpoint pek uzakta değildi. Checkpoint'te karşıma çıkan otomobil yeni Carrera S (dergiyi -evo Türkiye- takip edenler Porsche hayranlığımı bilirler) olsa bile daha fazla devam edemeyeceğime karar verip oyunu kapattım. NFSMW2 maceram beklediğimden biraz kısa sürdü. Maceranın bu kadar kısa sürmesi sonucunda ise klavyeme davranmadan edemedim.



Tamam, kabul ediyorum: NFS asla gerçek bir simülasyon oyunu olmadı, çoğu zaman simülasyon olmanın epey uzağında yer aldı. Ama bunlara rağmen oyuncuyu, bir diğer deyişle bilgisayar başındaki sürücüyü, otomobil kullandığının farkına vardırıyordu. Şimdiyse oyunda otomobile dair tek şey, gerçekten güzel yapılmış lisanslı modellemeler ve sesler. Bir de otomobili yönlendirmek için oklara ve korna için 'H'ye sahip olmanız yeterli. Biraz Polyannacılık oynayalım: Criterion güzel bir oyun yapmış olsaydı şu an ya yeni bir ekran kartı arayışı içerisinde, ya da PS3 versiyonunda direksiyon ne kadar başarılı diye sayfalarca forum okumuş olurdum. Hiç değilse param cebimde kaldı. Teşekkürler Electronic Arts.

Hiç yorum yok: