13 Aralık 2012 Perşembe

Rüyadan Kabusa


Sene başında kurulan inanılmaz kadro ve hedeflenen şampiyonluk...Lakers için rüya gibi bir off-season oldu ancak şu günlerde işler çok çok kötü gidiyor. Lakers bir şampiyonluk adayını geçtim play-off takımı gibi bile oynayamıyor ve 9-13'lük dereceyle Batı'da 12. sırada.Son 10 maçtaki derecemiz 3-7 ve ayrıca son 3 maçımızı da kaybettik.

Neden böyle oldu diye soracak olursak bana göre bolca cevap var. Öncelikle sene başında koç Brown'la olmayacağı belliydi. O gittikten sonra takım toparlar gibi oldu ancak D'Antoni yönetiminde de dibe vurulmuş gözüküyor. Ben ve Eren D'Antoni geldiğinde de onun bu takımın koçu olmadığını , hem onun hem de Brown'ın tabiri caizse "çapsız" olduğunu düşünüyorduk. Nitekim yanılmadık şu ana kadar. Takım yönünü kaybetmiş, umutsuz ve gamsız tavırlar çiziyor. D'Antoni'nin gelişiyle savunmada da inanılmaz bir düşüş gösterdi takım. O gelene kadar da ahım şahım bir savunma takımı değildik ancak Lakers her takımdan 110 sayı yiyebilecek bir konuma geldi. Bu kriz ortamını D'Antoni'nin iyi yönetemediğini düşünüyorum.

Takım savunma yapmıyor. Fiziksel olarak %100 olmayan Howard ve benchten gelen Hill hariç savunmaya kendini veren yok. Herkes yanından geçip giden adamın peşinden bakıyor. Doğal olarak da yenilen sayı miktarı hayli arttı. Seneye çok iyi başlayan MWP de vites düşürmüş gözüküyor savunmada. Kobe son Cavs maçının 2.yarısı hariç savunmada herhangi bir katkı vermiyor. Keza savunmasıyla bildiğimiz Meeks de bir an önce hücumda üçlük atma telaşıyla savunmayı boşlamış gözüküyor. Bunun ana sorumlusu olarak Kobe'nin savunmadaki umursamaz tavırlarını gösterenler de var ancak ben koçla ve oyuncuların kendisiyle de fazlasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Kobe bu takımın lideri ancak oyuncular savunmada Howard hatta MWP'yi örnek almalı. İşin kolayına kaçıp savunmada aktif dinlenme yaptıkları için bu haldeyiz. Savunma düzelmeden, en azından yediğimiz sayı miktarı belli bir seviyeye düşmeden daha çok maç kaybederiz. Koçun sistemini henüz oturtamadığı, yeni geldiği vs. bahaneleri kabul etmiyorum. Geldiği gün nasıl savunma yapıyorsak şu an daha kötüsünü yapıyoruz. Bu noktada Phil Jackson gelmiş olsaydı dahi takımın aman aman bir savunma takımı olmayacağı açık. Fakat ben bazı oyuncuların bu kadar umursamaz olabileceğini düşünmüyorum.

                          

Mağlubiyetlerin bir diğer sebebi de serbest atış yüzdemiz. Bu alanda lig sonuncusuyuz. Tabii bunun en büyük sebebi Dwight Howard. %48'le faul atıyor kendisi. Doğal olarak rakipler de bizi durdurmaları gereken anlarda "Hack a Dwight" taktiği uyguluyorlar. Burada kısa bir parantez açmak istiyorum.Şu anda bunu cezalandıracak bir kural yok. Bu yüzden rakipler de bol bol kullanıyorlar. Bana göre çok çirkin bir yol ama eğer kazanmak istiyorsam ve bunu cezalandıracak bir kural yoksa ben de bu taktiği uygulardım. Sayın Stern millet oyuncularını oynatmadı diye ceza vereceğine biraz buralara yönelmeli. Bu taktik, özellikle maçın kritik anlarında çok canımızı yakıyor. D'Antoni'ye Howard'ı kenara alması konusunda kızanlar var haklı olarak. O da "Üzerine takım kurmayı planladığımız süper yıldızımızı kenara almamız doğru olmaz." diyor. Bir nebze olsun haklıydı ancak gidişat parlak değil. Howard'ın sorunu atış stilinden çok psikolojik. Çizgiye geldiğinde yüzü değişiyor resmen. Dwight'ın böyle anlarda kenara gelmesi hem bizim hücumlarımızı tıkamaz hem de kendisinin psikolojik olarak kendisini yenilemesini sağlar.

Deplasmanda maç kazanamamak da büyük bir sıkıntı. Şu ana kadar deplasmanda 2-7'lik bir derecemiz var. Bana göre bunun en büyük sebeplerinden biri de her maç rakip takımdan sürpriz bir oyuncuya kariyer maçını yaşatmamız. Rakipte süre alamayan, benchte olan biri maça girer ve art arda sayılarla canımıza okur. Lakers taraftarlarının alışık olduğu bir görüntü. Bu olay bir kaç kez olsa pek üstünde durulmaz ancak neredeyse her maç oluyor. Bunun sebebinin benchin maça gevşek başlaması olduğunu düşünüyorum. Bu tip oyuncuların bir anda patlaması seyirciyi de havaya sokuyor ve ondan sonra içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Mutlaka ama mutlaka buna bir son vermeliyiz. Enes, C.J. Miles, Vucevic, Toney Douglas, Greg Smith vb oyuncular bizden maç aldılar şu ana kadar. Şaka gibi...

                         

Şu ana kadar bu kötü görünümün en büyük sebeplerinden biri de sakatlıklar... Nash sezonun 2.maçında 1 haftalığına sakatlandı ondan sonra bir daha göremedik kendisini. Dalga geçer gibi her pazar "Nash 1 hafta daha yok." haberleri çıkıyordu düzenli olarak. Bu düzen "Nash 2 hafta daha yok." haberiyle bozuldu. Nash'in tedavisinin yanlış yapıldığı ve tedaviye tekrar başlanacağı bu yüzden de 2 hafta daha oynayamayacağı açıklandı. Çok kötü bir haber. Yedek guardımız Steve Blake de 2 haftalığına sakatlanmıştı, daha sonra onun da ameliyat olması gerektiği ve 2 ay daha oynayamayacağı açıklandı. Sağlık ekibi facia durumda şu haberlere göre. Sene başında takımda düşünmediğimiz Duhon 30+ dakika süre alıyor bunun yüzünden. Neler yaptılar neler ettiler bilmiyorum ama sakatlığın ilk zamanlarında 1 hafta yok denilen Nash'in neredeyse 3 aydan sonra takıma katılabilecek olması bizi çok kötü etkiledi. 38 yaşındaki Nash'in savunmaya pek katkısı olmayacak belki ama onun hücuma getireceği katkı çok önemli. Keza Blake'in olmayışı da hem benchi hem de savunmayı olumsuz etkiliyor. Çünkü Duhon savunmada genel olarak karşısındaki guardlara potaya kadar eşlik etmekten başka bir şey yapmıyor.

Bir başka sakat yıldızımız da Pau Gasol...Gasol'ün dizlerinde sene başından itibaren sıkıntılar vardı ve tam olarak sağlıklı değildi. D'Antoni gelince adı takas dedikodularına da karıştı ve o da bunlardan etkilendi. Mental olarak güçlü bir oyuncu olmadığı için oyununa çok yansıdı bu. Kariyerinin en düşük sayı ortalamasına sahip. Bunu da yine kariyerinin en düşük şut yüzdesiyle yapıyor. Takım arkadaşı Kobe de Gasol'a göndermeler yaparak onun daha sert bir oyuncu olması gerektiğini söyledi. Neredeyse her rakip forvet kendisine üstünlük sağladı. Mesela kendisinden baya bir kısa olan Glen Davis bile smaca giden Gasol'ü blokladı. Bu bile Gasol'ün hem zihinsel hem de fiziksel olarak ciddi sıkıntılar çektiğinin göstergesiydi. . Nitekim Orlando maçından sonra Gasol garaja çekildi. Hem dizlerinin hem de zihninin toparlanması için bu ara iyi oldu diyebiliriz. Ne zaman dönecek bilinmiyor. Her maç öncesi oynayabilir haberleri çıkıyor ancak henüz sahne almadı. Onu da arıyoruz diyebilirim. Bu aradan sonra biraz olsun toparlanmış bir şekilde dönmesini bekliyorum. Onun gelişiyle hem savunma hem de hücum olumlu değişim gösterir.

                           

Bu sene en çok konuşulan konulardan biri de Kobe'nin şut sayısı. Kobe bazı maçlarda çok fazla top kullanıyor ve onun 30+ sayı attığı maçlarda Lakers'ın derecesi çok kötü. Tabii ki Kobe'nin bu kadar top kullanmasında en büyük pay adam akıllı bir guard olmaması. Böylece meydan Kobe'ye kaldı diyebiliriz. Ancak onun da top paylaşımını düşünmesi lazım. İçeride Howard gibi bir silah varken onu kullanmamak aptallık olur. Geçtiğimiz senelere göre yüzdeli atıyor ve bazen gerçekten tüm takım sinince top onda kalıyor fakat yine de bu konuya biraz daha çeki düzen vermesi lazım. Nash bir dönebilirse bunlar hep düzelecek ama işte "1 haftalık" sakatlığı bitmedi.

Lakers taraftarı olarak bu sene maç öncesi hiçbir maçı cepte göremedim. Takım üzerindeki baskı da her mağlubiyetle biraz daha artıyor. Lakers büyük bir pazar olduğu için çok çok ilgi çekiyor. Bu tür başarısızlıklarda da medyanın ekmeğine yağ sürülüyor. Bu istikrarsız görüntüden kurtulmak lazım ve burada tüm herkese büyük görev düşüyor. Öncelikle mutlaka savunmayı toparlamak lazım ondan sonra sakatların da dönmesiyle görüntü düzelir diye düşünüyorum. Bekleyip göreceğiz...

Hiç yorum yok: