2 Aralık 2012 Pazar

Kitap İncelemesi: Open: An Autobiography - Andre Agassi



Benim için başlık bile biraz acayip. Bundan 3-4 sene önce biri gelip bana ileride kitap incelemesi yazacaksın dese, mümkün değil inanmazdım. İçerikse neyse ki o kadar da yabancı değil, yani tenis kitabı okuyacaksın deseler o kadar da şaşırmazdım.

Kitabın hikayesi benim için biraz ilginç, okuldan aldığım kitap bursunun arta kalan kısmıyla okuyacak kitap ararken sürpriz bir şekilde 'OPEN: An Autobiography - Andre Agassi' ile karşılaşınca, bir de özellikle benim gibi boş zamanına illa bir şekilde tenisi yerleştiren biriyseniz, insan kendine engel olamıyor tabii. Agassi ile aram vardır, araştırırım, maçlarını indirip izlerim diyemeyeceğim (daha doğrusu kitabı okumadan önce durum böyleydi). Sadece döneminin başrol oyuncularından birinin hayatını, neler yaşadığını, neler hissettiğini ilk ağızdan dinlemek inanılmaz cazip geldi ve kitabı düşünmeden aldım.



Kitaplara başlamada pek başarılı değilimdir. Genellikle aldığım kitaplar bir süre çantamda sürünür ve ideal zamanı bekler. Sahip olduğum bazı kitaplar için o ideal zaman hâlâ gelmiş değil. Neyse ki Agassi'nin otobiyografisi öyle bir zamana denk geldi ki, hem başlaması kolay oldu, hem de okumaya devam ederken araya fazla şey girmedi (sosyoloji okuduğumdan araya başka şeyler girmesi epey muhtemel). Tabii bana kitabı bir çırpıda bitirmeme yardımcı olan asıl etkenler kitabın üslubu ve içeriğiydi. Bazı otobiyografiler özellikle üslup konusunda sıkıntılı olabiliyorlar, ancak Agassi ve J.R. Moehringer gerçekten üslup anlamında başarılı bir esere imza atmışlar.

Üslup başarılı da, içerik başarısız mı? Tabii ki hayır. Özellikle Agassi'nin inişli çıkışlı tenis kariyeri zaten okuyucuya epey derin bir içerik sunuyor. Ancak kitabın ana konusu Agassi'nin tenis kariyeri değil. Aslında daha ilk sayfadan itibaren olaylara Agassi gibi bakmayı öğreniyorsunuz, burada asıl olan hayat felsefesi. Kitapta pek çok tenis taraftarının zihninde yer etmiş maçlar dışında kalan pek çok maç için sadece tek cümlelik özetlerle karşılaşıyorsunuz, ancak kort dışındaki pek çok olay güzel bir şekilde paragraflarca, hatta sayfalarca anlatılmış, ki kitaba en çok o sayfalarda bağlanıyorsunuz. Agassi öyle bir kişiliğe sahip ki, verdiği pek çok karar ile sizi şaşırtmayı başarıyor. Ayrıca kitapta çocukluk hayallerinden 1997'de yaşadığı uyuşturucu olayına kadar her şeyi enine boyuna anlatıyor. Bir de benim gibi bunların çoğunu bilmiyorsanız veya kronolojisinden haberdar değilseniz kitabı elinizden pek çok zaman mecbur kaldığınız için bırakıyorsunuz.



Yaptığım araştırmalar sonucunda kitabın Türkçe çevirisini bulamadım, yani kitap yalnızca İngilizce olarak mevcut. Yazarın anadilinin İngilizce olması düşüncelerin hepsine ilk ağızdan ulaştığımız anlamına geliyor, ki aslında bence bu pozitif bir durum.

Kitap incelemesi konusunda ne kadar başarılı olacağımı bilmiyorum. Belki burada gereğinden fazla bilgi verdim, belki de yazdıklarım epey yüzeysel kaldı. Bana sorarsanız ikincisi olma ihtimali daha yüksek, ama açıkçası burada gereğinden fazla yazarak kitabı okuyacaklar için deyimi yerindeyse 'spoiler' vermek istemedim. Ancak bildiğim bir şey var: 'OPEN: An Autobiography', Agassi taraftarı olsun veya olmasın her tenisseverin okuması gereken bir kitap.

Hiç yorum yok: