30 Ekim 2012 Salı

Gencolar Sordu : Son Ayakta Tek Mi Geçelim?


NBA’de sezon başlarken olmazsa olmaz değerlendirmeleri biz de yaptık. Aşağıda iki güzide eser olarak yer alıyorlar kendileri. Ancak bununla yetinmedik bu işi bir de sevdiğimiz, işin ehli adamlara soralım dedik. CNN Türk’te sezon boyunca sesiyle hepimizi büyüleyen Orkun Çolakoğlu, Eurosport’ta snooker izlerken “Emre abi değil mi ya bu?” dediğimiz Emre Özcan ve daha önce Numaraiki’de şimdi ise Yazıhane’de ilgilye uzun uzun okuduğumuz  Cem Pekdoğru. Biz sorduk onlar cevapladı, özel hayatla ilgili sorularımızı yanıtsız bıraktılar ama olsun. (Gülüşmeler)



- Yaz döneminde yapılan hamleler göz önüne alındığında bu sezonun öne fırlayan takımları hangileri olur?

Orkun: Haliyle Lakers, geçen seneye Joe Johnson ve sağlıklı Brook Lopez'i ekleyen Nets, nihayet aradığı pivotu bulan ve genç oyuncuları muhtemelen daha iyi olacak 76ers, Stephen Curry ve Andrew Bogut fazla maç kaçırmazlarsa Warriors sıçrama beklediğim takımlar.

Emre: Söz konusu şampiyonluksa Miami Heat'in yine en büyük favori olduğunu söylemek pek yanlış olmaz. Los Angeles Lakers'ın yüksek profilli kadrosunun coaching ve yaş sorunu büyük sıkıntılar çıkarabilir ama kör topal olsa da Batı'da zirveye yürümeleri çok anormal olmayacak. Chicago Bulls'un Derrick Rose yokken Kirk Hinrich'e sığınması onların kaderini belirleyecek. Boston, Ray Allen'ın gidişiyle profil kaybetti ama çeşit çok. Oklahoma City'deyse James Harden'ın ayrılması bence onları 1-2 sene daha şampiyonluk hayalinden uzakta bırakacak.

Cem: Zaten yaz mevsiminin kazananları apaçık ortada. Ben ilginç biçimde, meyvelerini bu sene toplamaya başlamaları (örneğin play-off yapmaları) çok kolay gözükmese de Toronto'nun içine girdiği yapılanmayı da beğendim. Belki sonucu değiştirmeyecek ama ligin en aciz takımının atması gereken adımlar bunlardı. Tabii bir sene önceki Dwane Casey seçimi tüm bunları anlamlı kılan.


- Geçtiğimiz sezon Doğu'da Philadelphia ve Indiana, Batı'da ise Memphis ve Clippers'ın yaptığı çıkışlar bu sezon da devam edebilir mi? Bu senenin flaş takımlarına adaylarınız var mı?

Emre: Indiana'nın geçtiğimiz sezonki çizgisini sürdürmesi muhtemel. Bu sezon daha iyi bir oyun kurucuları ve daha tecrübeli bir George Hill'leri var. Philadelphia'ysa Dwight Howard takasının gerçek kazananlarından biriydi ve Lakers'ın popülerliği onların avantajlarını biraz törpüledi. Los Angeles Clippers, halihazırda çok iyi bir takım konumunda. Geçtiğimiz sezonki performansın oldukça üstüne çıkmasını beklediğim ilk takımsa rolleri daha oturmuş olacak olan New York Knicks. Bence bu sezon Doğu'nin zirve adaylarından.

Cem: Geçen sene toplam 14 maçın sonunu getirebilmiş biri olarak, saydığınız takımların çıkışlarından pek haberdar sayılmam. Bu sene de 24 maçtan fazlasını hedeflemediğimi düşünecek olursak, çok fazla adayım yok. Ama izlediğim maçların içinde en az bir tane Denver maçı olmasını umuyorum.   

Orkun: 76ers geçen seneye iyi başlamış ama kötü bitirmişti. Bynum etrafında daha istikrarlı bir sezon geçirmelerini bekliyorum ama Holiday ve Turner'ın da daha derli toplu olmaları şart. Indiana'nın bu kadroyla daha fazlasını yapması güç, şutör sorununu çözemedikçe Memphis'in de. Clippers geçen yılki derinlik sorununu yaşamayabilir ama uzunlarda hala kısıtlılar. DeAndre Jordan büyük soru işareti, Odom ise kampa çok formsuz geldi. Nuggets, 76ers, Rubio-Love çok gecikmezse T'Wolves ve yukarıda yazdığım gibi Warriors flaş takım adaylarım.



- Lebron James, Kevin Durant gibi kalbürüstü oyuncuların dışında bu sene çıkış yapabilecek oyuncular kimler olur? Çaylaklardan lige damgasını vuran bir isim çıkar mı?

Cem: DeMarcus Cousins, Jrue Holiday ve Greg Monroe gibi çocuklar adına bu sene NBA'de 15 senelik birer kariyeri garanti altına almalarının ardından gelen adımı atıp All-Star maçı için konuşulma safhasına geçmek için doğru zaman gibi duruyor. Tepeden Anthony Davis ve Bradley Beal majör All-Star adaylarım, Michael Kidd-Gilchrist ve Thomas Robinson da onları takip ediyor. Aşağıdan ise Tony Wroten, Jared Sullinger ve -elbette malum şeytanlarını yenebilirse- Royce White. 

Orkun: Rondo'nun çok daha göz alıcı bir sezon geçirmesini bekliyorum. Golden State'deki Klay Thompson dikkate değer. Gordon Hayward geçen sezonun ikinci yarısını iyi geçirmişti, çıkışı sürebilir. Paul George büyük bölümünü kullanamadığı potansiyeliyle hep aday. Çaylaklardan Anthony Davis zaten belli ki önemli bir güç olacak. Portland'ın oyun kurucusu Damian Lillard da iyi bir sezon geçirecek gibi gözüküyor.

Emre: Carmelo Anthony, Knicks'te oturmuş rollerle birlikte iyice liderliğe soyunacak ve ondan istatistik yönünden olmasa da bir çıkış beklemek mantıklı. Lakers'ın çok arızalı savunması arkada sağlam duran Dwight Howard'la birlikte muhtemelen bir çıkış gösterecek ve bu da Dwight'ı sezon içinde öne çıkarabilir. Deron Williams da Nets'de fazlasıyla tek tabanca ama takımın çöp içinde olması istatistik dışında bir katkı vermesini zorlaştırıyor.

- Play-Off ağacı bu sene nasıl şekillenir, Şampiyonluk adayınız hangi takım?

Orkun: Geçen yılki play-off takımlarından Orlando'nun yerini Brooklyn'in almasını bekliyorum. Celtics Doğu'da daha yukarıya çıkarken Bulls Rose'un durumundan ötürü biraz inebilir. Batı'da Utah, Minnesota ve Warriors'ın yaşadığı sakatlık sorunlarından ötürü çıkışta avantaj sahibi ama bunu çok iyi değerlendirmeliler çünkü kadro olarak o iki takımın gerisindeler.

Emre: Lakers'lı olmama rağmen en büyük adayım Miami Heat. Kendi güçlü oldukları departmanı iki iyi takviyeyle keskinleştirdiler. Bunun dışında play-off resminde büyük değişiklik bence olmayacak. Hatta aynı 8'er takımı görmek bile bence sürpriz olmaz.

Cem: Şampiyonluk adayım birkaç gece öncesine değin Thunder idi, artık Lakers. Ama çok da inançla söylemiyorum. Birkaç gece önce daha inançla Thunder diyordum mesela.



- Sezon ödülleri hakkında tahminleriniz neler?

Emre: MVP: LeBron James, Çaylak: Anthony Davis, Savunmacı: Dwight Howard, Altıncı Adam: Manu Ginobili, MIP: Kemba Walker, Koç: Eric Spoelstra

Cem: LeBron James, Dwight Howard, Anthony Davis, Gordon Hayward, JaVale McGee, Erik Spoelstra. Siz eşleştirirsiniz.

Orkun: MVP Durant, Savunmacı Howard, Koç Doc Rivers, MIP Glen Davis, Çaylak Davis

- Howard ve Nash hamlelerinin ardından Lakers'ın bu sezondan beklentisi nedir? Sezon sonunda bu sefer gülen taraf Lakers olur mu?

Cem: Onursal Başkan Bülent Bedri'nin her zaman dediği gibi Lakers'ta hedef şampiyonluktur, başka türlüsü düşünülemez. Sezon sonunda gülmeyi umuyorum, bir dolu öncüle bağlı olsa da bence fena bir ihtimale sürüklenmiyoruz. (Sadece 14 maç izlemiş adam konuşuyor, ben nasıl bilebilirim ki?) James Harden takası ilk kıvılcım olsun...

Orkun: Beklenti şampiyonluktan başka bir şey değil elbette. Kesin olur diyemeyiz ama benim gözümde az bir farkla da olsa favori.

Emre: Lakers'ın beklentisi elbette şampiyonluk ama ben bundan çok emin değilim. Bir şekilde bu takımın Batı'yı kazanacağını düşünüyorum ve sonrasında final serisinde elbette her şey olabilir ama Dwight dışında ilk 5'inin yaş ortalaması 34 olan bir takımın en iyi 6. adamı da 36 yaşındayken yaklaşık 100 maçlık bir sezonda Lakers'ın son darbeyi vurmaya mecalinin kalmama ihtimalini yüksek görüyorum. Mike Brown'daki soru işaretleri de devam ediyor, neyse ki diğer contender'ların da benzer coaching sorunları mevcut.



- Kurulan kadro derinliği Mike Brown'ın oyun yapısını da hesaba kattığımızda yeterli mi?

Orkun: Kadro bence derinlik olarak hiç de fena değil. Blake/Duhon-Meeks-Ebanks-Jamison-Hill, kusursuz olmasa da, yeterli bir bench. Kadro genelinde belli eksikler var, penetreci kısa oyuncu gibi, ama buna karşılık başka üstünlükleri var bu takımın.

Emre: Kadro derinliği bence bu sezon için en büyük artılardan biri. Zaten o da olmasaydı bu kadar yaşlı bir kadronun hemen hemen hiç şansı olmazdı. Antawn Jamison çok yaşlı ama doğal skorer ve kenardan ciddi skor katkısı getireceğini düşünüyorum. Meeks bu takımın önemli bir eksiğini kapatacak. 9-10 kişilik sağlam bir rotasyon var. Evet, bunun şampiyonluk için yeterli olduğunu düşünüyorum.

Cem: Kadro derinliği sonuna kadar gitmek için yeterli. Fakat bunun için Mike Brown'ın şaibeli oyun yapısına yaslanmak yerine, bu takımdan en üst düzeyde verim alabilmek için gerekli ayarlamaları yapmaya başlaması gerek. Sezonun bizim adımıza finali de oyuncuların sahaya koyduğundan çok, MB'nin bu işi ne ölçüde kotaracağıyla ilintili gibi.


- Lakers'ın muhtemel zorlu rakiplerinin en büyük özellikleri genç bir kadroya ve hızlı bir oyun yapısına sahip olmaları. Bu açıdan düşündüğümüzde Lakers rakipleri karşısında hangi silahlarıyla bir adım öne geçebilir?

Emre: Miami'nin gençliğine ve dinamizmine Lakers'ın vereceği en büyük cevap dominant pota altı olur ve olmalı da. Bu sezon bence takımın en güçlü olduğu nokta bu. Ve elbette Kobe Bryant'ın değiştirdiği boyutla birlikte artık böyle yüksek profilli takımları da kişilik olarak taşıyabilecek konuma gelmesi. Kobe, bence bırakmadan bir şampiyonluk daha kazanacak ve bunun için en büyük fırsatının önümüzdeki iki sezonda olduğunun farkında.

Cem: Parçaları birbirine olması gerektiği şekilde kenetleyebilirsek elde her türlü imkan var. Hiçbir rakibin bize çözülemeyecek bir denklemle gelebileceğini sanmıyorum. Ön plana çıkan rakiplerimizin Erik Spoelstra, Doc Rivers ve Scott Brooks tarafından yönetilmesi de bunu bu kadar rahat söylememde bir faktör. Gregg Popovich korkutabilir ama onların başarısı bizimkinden bile çok sayıda öncüle bağlı.

Orkun: Lakers'ın en büyük kozu malum, pota altı. Oyunu oraya yıkması gerekiyor. Oyunu kurma görevi de Kobe'nin üzerine kaldığında bunu yeterince efektif yapamıyorlardı ama Nash'in ve Princeton hücumunun Lakers'ı oyunun o yönünde toparlamasını bekliyorum. Nash'in iyi bir Fisher gibi kullanılmaması ve hücumda kararları alma serbestliğine sahip olması gerekir. Kobe takımın birinci atıcısı olabilir ama Nash'in organize ettiği hücumların sonunda top almalı çünkü Kobe süper bir skorer ama iyi bir oyun organizatörü değil. Savunmada Lakers yine OKC, Miami gibi takımlara karşı ağır gözükecektir ama basketbolun en iyi savunmacısına sahip olmak birçok açığı kapatacak.

Cevaplar için Orkun, Emre ve Cem’e tekrar teşekkür ederiz. Daha fazla bilgi için
Orkun: @orkunco
Cem: @pekdogru

Yazan: Faruk

NBA Batı Konferansı'na Bakış

Aslında Batı'ya Lakers ile başlamak lazım ama Lakers blogu olduğumuz için takımı ayrı bir yazıyla değerlendirmek daha doğru geldi, es geçiyorum o yüzden Lakers'ı.



Batı'da Lakers'tan sonra zirveye aday takımların başında geçen yılın finalisti Thunder geliyor. Aslında Thunder, 2 gün önceye kadar adaydan çok ortaktı Batı için ama ligin başlamasına sayılı günler kala yaptıkları takasla Batı'daki tüm dengeleri değiştirdiler. Takımın 3 ana silahından biri olan Harden'ı verip Kevin Martin, Lamb ve 2-3 önemli draft hakkı aldılar. Evet, kağıt üstünde bakıldığında kârlı taraf Thunder gibi gözüküyor (hele hele Harden da maksimum kontrat istemişken) ama gelecekte daha rahat olma adına bu seneki olası şampiyonluğu feda etmiş oldu Thunder. 

Westbrook gibi pozisyon yaratmaktan çok bitirmek üzerine oynayan bir guarda sahip takımda Harden'ın değeri ederinden çok daha fazla oluyor haliyle. Harden karşılığında gelen Martin'in bunu yapmasını beklemek komik olur. Takasın bir diğer olumsuz etkisi de herkesin bahsettiği Thunder'deki aile ortamının çatlama ihtimali. "Profesyonel adam bunlar, etkilenmezler" denilebilir pek tabii ama Durant, Westbrook, Ibaka gibi adamların yaşları ve Harden'la aralarındaki bağı düşünürsek işin teknik - taktik kısmından daha büyük tehlike bu diyebiliriz. 2 sene önceki Perkins takası sonrası Rondo'nun halini unutmamak lazım. Bu kadar soru işaretine rağmen Thunder'ın geçen senenin finalisti ve çok daha tecrübeli olduğunu da unutmamak lazım. Yine Batı'da zirveyi zorlayacaklardır.

Lakers - Thunder kadar olmasa da her sene zirveye aday Spurs bu seneye de aynı hedefle başlıyor. Her ne kadar yaşları ilerlese de koç Popovic'in müthiş rotasyon başarısı ve oynattığı basketbolla (playoff'ta hüsran olsa da) son yıllarda normal sezonda sürekli ligin en iyi takımlarından biri oldular. Bu yaz De Colo dışında eklenti yapmadılar takıma ama geçen seneki kadro aynen duruyor. Yine 10-11 kişilik rotasyonuyla normal sezonda izlemesi keyifli takımların başında gelecek Spurs ve eğer Lakers - Thunder bir yerde teklerse affetmeyeceklerdir.



Favorilerden sonra Batı'da başaltı takımlara gelirsek; 

Geçen yaz yaptıkları Chris Paul hamlesiyle bir anda Batı'da iddialı konuma gelen Clippers bu yaz da ufak ama önemli eklentiler yaptı. Geçen yıl 2 numaralardan alamadıkları katkı onlar için büyük sıkıntı olmuştu, oraya Jamal Crawford gibi ligin en underrated skorerlerinden birini getirdiler. 3 numaraya Hill, Barnes'i getirip rotasyonu genişlettiler ve ne kadar büyük risk olursa olsun boştaki Lamar Odom'u aldılar. Gerçi Odom'un fiziksel durumu düşünüldüğünde oradan pek bir katkı beklememeleri lazım. Peki takımdaki tüm eksikler kapandı mı? Evet demek yanlış olur. Cliperrs'in bu sene sıkıntı yaşayacağı en büyük yer pota altı gibi duruyor. All-Star PF - Blok tehdidi olan C kağıt üzerinde iyi dursa da ne Griffin takımını taşıyabilecek bir forvet ne de Deandre Jordan Playoff'ta yüksek süreler alabilecek bir pivot. Koçlarının da çapsız Vinny Del Negro olduğunu düşünürsek Clippers için bu sene de şehirdeki abilerinin gölgesinde geçecek gibi...

İlk 5'i avrupalılardan kurulu ligin en sempatik takımı, Minnesota. Geçen yıl Rubio sakatlanmasa büyük ihtimal playoff yapıyorlardı, o kadronun üstüne çok da iyi eklemeler yaptılar bu yaz. Formda olduğu zaman takımına sınıf atlatacak Kirilenko, büyük sakatlıklar geçirmesine rağmen bir ara süperstar seviyesine çıkan Roy, geçen sene EL'de müthiş işler yapan Shved, 3 sayı tehdidiyle Budinger... Bunlara ek olarak takımdaki sorunlu parçalar Wes Johnson, Beasley'den de kurtuldular. Love ligin ilk 1 ay, Rubio 1,5 - 2 ayını kaçıracak ama bu dönemi iyi geçirirse ve Roy - AK katkı verirse Batı'nın en tehlikeli takımlarından biri Minnesota.



Minnesota için ligin en sempatik takımı dedik, izlemesi en keyifli takımı da Denver olacak gibi duruyor. Şehirdeki yüksek rakım nedeniyle her sene hızlı basketbol oynamaya çalışan takım bu sene farklı bir boyuta taşıyacak hız konusunu. Afflalo'nun yerine onların oyun stiline cuk oturan Iguodala'yı aldılar büyük Howard takasında. Iggy, Sixers'ta skor yükünü çeken, tüm yükün ona bindiği takımın yıldızı rolündeydi. Denver'da ise o role bürünmesine gerek yok. Böyle olunca da Iguodala'yı izlemesi çok daha keyifli oluyor. Iggy hamlesinin yanı sıra; geçtiğimiz yılın çoğunu sakat geçiren Gallinari, Çin'den döndükten sonra bir türlü form tutamayan Wilson Chandler, çaylak yılında dikkat çekici işler yapan Farried... Denver ligin keyif takımı olacak bu yıl, çok da can yakacaklar gibi.

2 yıl öncesinin şampiyonu Dallas'a da değinmek lazım. Yazı çok hareketli geçirdi onlar da, takımı yeniden kurdular diyebiliriz. Kidd, Terry gibi önemli parçalarını kaybetmelerine rağmen pota altına Kaman - Brand, kısalara da Collison - Mayo eklentileriyle tekrar zirveye oynayacak bir takım kurdular. Dallas'ın bu yılı Nowitzki'nin sağlık durumuyla paralel gidecek gibi. Eğer Dirk geçen yıl yaşadığı sorunları yine yaşarsa playoff ilk tur takımı olmaktan öteye gidemez Dallas.

Memphis de ilk 5'i gününde olduğunda her takıma zorluk çıkarabilecek bir takım. Zach - Marc pota altı Gasol - Howard'dan sonra ligin en iyisi... Conley de ligin güvenilir pg'lerinden biri oldu artık. Takımın lokomotifi Gay'in performansı belirleyici olacak onlar için. 



Playoff yapması zor gözükse de insanda merak uyandıran takımlar da var Batı'da. Son gün takasıyla Houston bunların başında geliyor. Hatta playoff yapma ihtimali bile olabilir Lin - Harden uyumuna göre Houston'ın. First Pick Davis - Gordon - Rivers çekirdeğiyle Hornets de ilginç bir takım oldu. Gordon sakatlıklarından kurtulursa ilginç işler yapabilirler. Lee - Bogut pota altı, Curry - Klay guard ikilisiyle Warriors aslında playoff iddiası olabilecek bir takım ama Bogut - Curry'nin bu yılı sakatlık geçirmeden bitireceğini düşünmek çok iyimser olur. Yine de birlikte oynadıkları maçlar keyif verirler.

Batı'da bu sene parlamasını düşündüğüm oyuncular ise; Iguodala, Farried, Marc Gasol, Pekovic, Ömer Aşık... Tabii Kobe, Howard, Durant vs. demeye gerek yok, beklenen şeyler onların performansı.

Batı'da durum bu, zirveye oynayacak takım az olsa da her takımın ayrı ve güzel bir hikayesi var. Sıralama da yaparak bitirelim;

1 - Lakers
2 - Spurs
3 - Thunder
4 - Denver
5 - Clippers
6 - Minnesota
7 - Dallas
8 - Memphis

NBA Doğu Konferansı'na Bakış



Nba başlamadan önce biz de Gencolar olarak 2 konferansa da şöyle genel bir bakış yapalım dedik. Bu yazıda Doğu Konferansı'nı değerlendireceğim.

Son şampiyon Miami Heat Ray Allen ve Rashard Lewis gibi 2 önemli şutörü kadrosuna kattı. Bu sezon iyiden iyiye kısa beşli sistemi deneyecekler. Burada en kritik oyuncu da Chris Bosh. Rakip pivotlarla nasıl mücadele edecek merak ediyorum. Tabii ki Lebron gibi bir çok pozisyonda rahatlıkla oynayabilen bir oyuncu olması çok önemli bir avantaj. Geçtiğimiz seneye göre biraz daha geniş ve tecrübeli bir kadroları var. Yine en büyük silahları müthiş atletizm yetenekleri . En büyük handikapları ise pota altı gibi gözüküyor. Özellikle Batı'dan Lakers'ın gelmesi halinde pota altında nasıl bir rotasyon deneyecekler merak ediyorum.

Tecrübe denince tabii ki akla direkt olarak Boston geliyor. Ray Allen gibi çok önemli bir ismi en büyük rakiplerinden birine kaybettiler. Ancak bana göre yerini çok iyi doldurdular. Jason Terry,Courtney Lee ve Leandro Barbosa o bölge için fazlasıyla yeterli. Özellikle Terry yeni kulübünü baya bir benimsemiş gibi. Belirtmeden geçemeyeceğim NBA'de bana en itici gelen adamlardan birinin en nefret ettiğim takıma gitmesi de şahane bir kombinasyon oldu. Neyse konumuza geri dönecek olursak çaylak Sullinger'ın oyunu da bu sene çok belirleyici olacak onlar için. Sullinger eğer potansiyelini yansıtabilirse Celtics çok daha güçlü bir takım olur. 1 yıllık aradan sonra dönecek Jeff Green'i de bu sene Celtics adına önemli bir ekleme olarak görebiliriz. Bu sene iyiden iyiye Rondo'nun takımı olacaklar. Bu da daha tempolu bir oyun anlamına geliyor. Bunun dışında pivot pozisyonunda Garnett'in neler yapacağı onlar adına çok önemli.

Bana göre Doğu'nun bir diğer liderlik adayı ise Knicks. Yazın çok doğru hamleler yaptılar. Her pozisyonda alternatifli bir kadroları var. Play-off döneminde Kidd ve Camby gibi vidaları sıkacak tecrübeli oyuncuların eklenmesi onların Nisan ayı ve sonrası için ne kadar ciddi olduklarını gösteriyor. Brewer takviyesi de çok büyük bir artı onlar adına. Brewer her takımda olması gereken oyunculardan biri. Çok iyi bir savunmacı ve oyunun küçük ama önemli kısımlarını çok iyi yapıyor. Kidd'in gelişi onların hücumuna çok olumlu etki yapacaktır şüphesiz. Yaşı ilerlemiş olsa da Kidd yine de Kidd. Melo,Amar'e ve Chandler'ın verimi artacaktır mutlaka. Knicks'in Doğu Konferansı'nda Heat'in en büyük rakiplerinden biri olduğunu düşünüyorum. Onlara ters gelebilecek bir kadroları var. Knicks'in en büyük handikapları da Amar'e'nin sağlık durumu diyebiliriz. Ayrıca guard savunması da başlarını ağrıtabilir.

                       

Gelelim Doğu Konferansı'nın sürpriz yapabilecek takımlarına. Rose'un nasıl döneceğine bağlı olarak Bulls'u buraya katabiliriz. Ancak en azından bu sene onlardan pek bir şey beklenmemeli diye düşünüyorum. Rose çok ağır bir sakatlıktan geliyor ve benchleri de baya zayıflamış durumda. Geçtiğimiz senenin önemli çıkış yapan takımı Indiana, bu sene de sıkıntılı bir eşleşme. Guard kısmında bir değişime gittiler. George Hill'in buradaki performansı önemli. Çok iyi bir savunma takımı Pacers. Hibbert-West pota altı kısa beşle oynamak isteyen takımlara büyük sıkıntı çıkartabilir. Granger'ın sağlıklı kalabilmesi ve oyun kurucuların durumu onlar adına sezonun belirleyici konusu.

Yazın New Jersey'den taşınan Brooklyn Nets'i de bu sene merakla bekliyorum. Her ne kadar Dwight Howard'ı alamasalar da Deron Williams'ı kadroda tutup, Joe Johnson gibi önemli bir oyuncuyu kadrolarına kattılar. Brook Lopez de bu sene tam olarak iyileşmiş olarak dönecek. Humphries, Gerald Wallace gibi çok iyi tamamlayıcı oyunculara sahipler. Benchte de Brooks, Watson, Childress ve her ne kadar mental olarak sorunlu olsa da Blatche gibi oyuncuları var. Yani kısacası kadro kağıt üzerinde çok iyi. Düzeni sağlama konusunda da Deron Williams'ın olması büyük şans. Yeni bir şehir de yeni bir heyecan olması da onlara psikolojik bir avantaj sağlayacaktır. Muhtemelen kimse eşleşmek istemeyecektir play-off'ta.

Joe Johnson demişken onu kaybeden eski takımı Atlanta'ya değinmek lazım. Atlanta JJ'i kaybetmiş olmasına rağmen bana göre yine Doğu'nun dişli takımlarından. Bu sene Josh Smith liderliğinde daha atletik bir takım olacaklar. Lou Williams gibi gününde olduğu zaman çok can yakan bir oyuncuyu aldılar. Teague'in gelişimi de onlar için çok önemli olacak şüphesiz. Guard pozisyonunda Harris'in durumu nasıl idare edeceği en büyük soru işareti. Son olarak da Bynum'ı kadrosuna katan Sixers'ın Doğu'da bu sene dikkat çekici bir takım olacağını düşünüyorum. Evan Turner, Thaddeus Young, Jrue Holliday gibi genç oyuncuların gelişimiyle heyecan verici bir takım olacalardır. Onlar için sezonun en kritik noktasının Bynum'ın dizleri olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

                             

Bu takımlar dışında kadro uyumuna göre Wizards, Bucks, Raptors gibi takımlar play-off için mücadele içerisinde olacaktır. Wall'un sağlığı , Jennings-Ellis ikilisinin diğerlerine kaç top vereceği ve işler sıkıştığında Raptors adına kimin ön plana çıkacağı sezon içersindeki konumlarını belirleyecektir. Kalan takımlar ise gelecek yıl ki draftlara daha çok önem veriyor diyebiliriz. Bobcats'te Walker , Michael-Kidd , Detroit'te Monroe , Knight , Cleveland'ta Tristan , Irwing, Waiters , bu senenin dikkat çekici gençleri olarak gözüküyorlar.

Son olarak da Doğu Konferansı için tahminlerimi yazacağım. Bu sene Doğu Konferansı'na damga vuracağını düşündüğüm oyuncular  Rajon Rondo,  Deron Williams , Dwyane Wade , Lebron James , Carmelo Anthony ve -sağlıklı kalabilirse- Andrew Bynum . Her bir oyuncuyu anlatmaya gerek yok hepsi takımları için çok önemli isimler. Bir sakatlık olmazsa zaten Doğu All-Star takımında da izleyeceğiz hepsini. Doğu Konferansı play-off sıralamam ise ;

1-Miami Heat
2-New York Knicks
3-Boston Celtics
4-Brooklyn Nets
5-Indiana Pacers
6-Atlanta Hawks
7-Chicago Bulls
8-Philadelphia 76'ers

şeklinde. Bakalım sezon içerisinde neler olacak. Ancak şunu söyleyebilirim geçtiğimiz senelere oranla daha heyecan verici bir Doğu Konferansı var.

Zamansız Beklentiler Hayal Kırıklığı Yaratır


Fenerbahçe sezona yeni bir takım için olabilecek en tehlikeli şekilde girdi. Her şeyiyle hayal kırıklığı içerisinde geçmiş bir sezonun üzerine tamamen yeni bir yapılanma ve yeni transferlerle girilmiş yeni bir başlangıç. Son Fenerbahçe değerlendirmesinde de değindiğim ve benim için en önemli sorunların başında gelen taraftarın büyük beklentiler içerisinde bulunması da tam olarak burada devreye giriyor. 

Koçun İtalya'dan dönmesi, bazı oyuncuların takıma geç katılması gibi etkenlerle birlikte bütün halinde form tutmak uzun bir süre alacaktı, bu beklenen bir şeydi ama genel olarak Real maçına kadar takımın belirli bir noktaya gelmesi ve ilk ciddi Euroleague sınavında takımın direnç göstermesi umuluyordu. Bu süreci biraz daha açarak beklenen ve elde edilen şeyleri değerlendirmek gerekiyor.

Takım sezona özellikle işin savunma kısmında çok kötü bir başlangıç yaptı. Khimki maçında çocuklarıma kadar aktaracağımdan korktuğum 'Fenerbahçe uzunları ve ikili oyun savunması' adlı eserim geçen sene bıraktığımız yerden devam ediyordu. Ayrıca takımın ribaund konusundaki sıkıntıları ve kadronun en büyük kozu olmasını beklediğim öldürücü baskı olayının bir türlü oturamaması da dikkat çekiciydi. Sezonun ilk ciddi maçı, kondisyonun bulunduğu seviye gibi nedenler pek tabii sıralanabilir. Sonuç olarak hücumda elde edilen akıcılıkla maç kazanıldı. Sonrasında TED ve Union mücadelerinin de içinde bulunduğu ve Real Madrid maçına kadar geçen kısım biraz olsun homurdanmalara yol açtı. Taraftarın hepsinin istenen profilde olduğu bir oluşum elde edilmesi en azından Türkiye'de imkansız olsa da bahsettiğim beklenti kısmı tepkilerin şiddetini sezon başı olmasına rağmen yukarılara çekti. En azından, sosyal medyada gördüğüm tepkiler beni rahatsız etti. Hiçbir zaman acele tepkileri ve oluşturulan baskıyı sevemedim.



Eleştirilerin hepsi mi yanlış? Pek tabii hayır. Hatta neredeyse hepsi doğru. Pianigiani'nin yaptığı ''Yediğimiz sayı kısmına fazla takılmamak lazım. Biz temel olarak hücumda akıcılığı ve top dağılımını iyi yapmak istiyoruz. Ana felsefemiz ve benim şu an için memnun olmadığım şey tam olarak bu'' tarzı açıklamasından başlamak gerekiyor. Evet Pianigiani hiçbir zaman top yoluna baskı yapan, öldürücü derece savunma felsefesi olan bir koç olmadı ama adam baskısı ve top kapmalar sonucunda Siena'ya oturttuğu sistemi de biliyoruz. Fenerbahçe bunu hiç yapamadı. Ribaund konusunda büyük sıkıntılar yaşandı ve uzunların yardım için yay civarına çıktıktan sonra geriye dönüşlerinde hala daha büyük sorunlar var. 

Bunların yanında Pianigiani'nin de takıma tam olarak alıştığı söylenemez. Uzun ikilisi konusunda bazı yanlış tercihler oldu. Batiste ilk maçlar sonunda gereksiz bir şekilde dışarıda bulundu. Khimki maçında attığı üç üçlük kulağa hoş gelse de sonrasında bu tarzın devam etmesi can sıkıcıydı. Batiste potanın yakınında bitiriciliği üst düzey olan bir adam ve ikili oyunu bitirme yüzdesi çok yüksektir. Benim gördüğüm Batiste'in sırtı dönük olarak topu alıp, post hareketleriyle sayı yaptığı ilk maç Real maçıydı. Batiste üzerinden ikili oyun hiç oynanmadı. Tam da burada Emir ve Batiste'in çok az birlikte sahada olabildiğini de söylemek gerek. Ben Oğuz ve Batiste ikilisinin beş numarada düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. İlkan, Kaya ve pek içime sinmese de Andersen dört numarada daha iyi olacaktır. Batiste bu kadar dışarıda gezdikçe aklıma Sow'un, sol kanatta kariyerine yeni boyutlar kazandırmaya zorlanması geliyor aklıma. Çok üzülüyorum.



Koçun tercihleri ve takım kimyasının ötesinde İlkan'ın ilk haftalarda bahsettiğimiz o malum duvara takıldığı bir gerçek. Barış yavaş yavaş kendine gelse de İlkan'ın böyle olması çok büyük bir dert. Andersen transferi benim açımdan tamamıyla İlkan'ın vereceği katkıya bağlı. Takımın atletik uzun ve getireceği pozitif etkiler kısmında çektiği sıkıntı aşikar. Burada Andersen yerine başka bir isim tercih edilebilirdi diye düşünürken İlkan şapkadan çıkmıştı. O yüzden Andersen konusunda da umutlarım artmıştı ama formsuz uzunların yanında, milli takımda gösterdiği güzel performansla gelen İlkan'ın sezona böyle başlaması planları bozdu. Sato'nun yaşadığı  hiç beklenmeyen sorunlar, Bremer'in gereksiz şekilde rotasyonda Barış'ın önüne geçmesi ve Kaya'nın -tüm taraftar tepkilerine rağmen- gereğinden az kullanılması sayılabilecek diğer sorunlar.

Koç ilk kez böyle bir sistem içerisinde bulunuyor. Takıma hükmedebilmesi için biraz daha zaman lazım. Kondisyon ve takım birlikteliğinin üst seviyelere çıkmasıyla birlikte savunma gayreti de iyi bir noktaya gelecektir. Uzunların yapısı sonucunda pota altı sertliğinin çok üst seviyelere çıkamayacağını düşünsem de bu derece kötü olacağını da sanmıyorum. 

Sonuç olarak son lig maçında da sezon başından beri beklenen savunma gayreti ve özellikle ikinci yarıda gelen akıcı hücumu ilk kez görebildik. İlkan da çok iyi bir peformans ortaya koydu. İlk iyi maçta her şey bitti, şimdi yürüyoruz moduna girmek kötü olacaktır ama sinyalleri almak güzel. Hala daha hedefin ilk sekiz, başarının ise ilk dört takım arasına girmek olacağını düşünüyorum. Oralarda bulunmaya başlamak, tanınmak ve belirli bir oyun yapısı oluşturmak ana hedefler olmalı. Bir de beklentiyi bu kadar yukarılara çekmemek. Zamansız beklentiler hayal kırıklığı yaratır.

28 Ekim 2012 Pazar

Sakallar Houston'a Gitti


NBA'de normal sezonun başlamasına artık çok az bir süre kala çok önemli bir takas gerçekleşti. Thunder yıldız oyuncusu James Harden'la birlikte Cole Aldrich,Lazar Hayward ve Deaquen Cook'u Rockets'a yollarken karşılığında Kevin Martin,Jeremy Lamb ve draft haklarını aldı.

James Harden kontratının son senesinde. Dün Thunder'ın 4 yıl 52 milyon dolarlık teklifini reddetmişti. Tüm NBA çevrelerinde Harden'ın maksimum kontrat istediğini biliniyordu. Thunder yönetimi masaya bir kez daha oturmadı ve başka bir yola yönelip Harden'ı takas etti. Sezon içerisinde bu kontrat olaylarının Thunder'ın canını sıkacağını düşünüyordum. Durant-Ibaka-Westbrook-Harden dörtlüsünü tutmaları imkansıza yakındı ve vazgeçtikleri isim Harden oldu. Son yıllarda oyunu düşüş gösterse de Martin saf bir şutör ve sayı bulma konusunda Harden kadar olmasa da etkili olacaktır ancak Thunder'ın yüksek tempo oyununa nasıl ayak uyduracak orası muamma. Ek olarak da peşini kurtaramadığı sakatlık sorunları var. Harden gibi benchten bir enerji getireceğini de sanmıyorum. Şu an kağıt üstünde en büyük rakipleri olarak gözüken Lakers'a karşı sahip oldukları en büyük avantaj olan atletik yetenekleri de nispeten azaldı.

Harden'la gelen Lamb ise bu takasın sürpriz ismi olabilir. Thunder benchi iyiden iyiye daraldı. Bence bu yaz döneminde de gerekli eklemeleri yapamadılar. Thunder'ın genç kadrosu içerisinde onun katkı verebileceğini düşünüyorum. Thunder'a gelen draft hakları ise Dallas ve Raptors'un 1.tur,Bobcats'in ise 2.tur draft hakları. Burada da Raptors'ın 1.tur draft hakkı önemli bir sıraya dönüşebilir. Draft konusunda Thunder'ın ne kadar iyi işler çıkardığını da biliyoruz.Yollanan isimler -Harden hariç- rotasyonun parçası değillerdi. Ancak Thunder'ın kadro derinliği iyice azaldı ve olası sakatlıklarda nasıl bir yol izleyecekler merak ediyorum.

                        

Takasın diğer tarafı Rockets'a dönecek olursak onların bu kadroya en az 2 süper yıldız eklemek istediklerini biliyorduk. Büyük ihtimal Harden'a istediği maksimum kontratı vereceklerdir. Peki Harden o oyuncu mu? Bence değil. Çok iyi bir şutör ayrıca iyi seviyede bir atlet diyebiliriz. Ancak nedense o süper yıldız olacak mantaliteye sahip olduğunu sanmıyorum. Yine de Houston çok genç ve heyecan verici bir takım oluşturdu bu eklemeyle. Lin-Harden-Ömer üçlüsüyle çok dikkat çekecekleri kesin.Martin'i zaten yollamak istiyorlardı ve ilk fırsatı bulduklarında güzel bir takasla yolladılar. Şimdi ellerinde güzel bir çekirdek ayrıca 1 süper yıldız daha ekleyebilecek salary'leri var. Houston'ın doğru hamlelerle ileride mutlaka daha da çok adını duyacağız.

Harden istediği şansı rahatça bulabileceği bir takımda. Houston'ın 1 numaralı skor opsiyonu olacaktır bu sene. Yanında Durant ve Westbrook gibi 2 çok önemli sayı tehtidi varken daha rahat şutlar buluyordu. Şimdi kendi şutunu kendi yaratması gerekecek üstelik üzerindeki savunma baskısı da daha fazla olacaktır. Muhtemelen Rockets yönetiminin kendisiyle resmi olarak görüşmelere başlayabileceği çarşamba gününden sonra maksimum kontratı da alacaktır. Diğer gelen isimlerdense pek bir katkı geleceğini sanmıyorum.Takasın etrafını doldurmak için gelmiş isimler diyebiliriz.

Sonuç olarak bana göre bu takastan Houston daha karlı çıktı. Her ne kadar Harden'ın muhtemelen yakın zamanda alacağı maksimum kontratı hak ettiğini düşünmesem de genç ve heyecan verici bir kadro kurdular. Thunder içinse beklenen ayrılık gerçekleşti diyebiliriz. Martin'den ziyade draft hakları daha çok işlerine yarayacaktır.




26 Ekim 2012 Cuma

0 mı 8?

Pre-season'u galibiyetsiz kapatan takım var mıdır? Araştırmadım ama vardır muhtemelen. Ha, peki sezona bu kadar büyük beklentiyle giren takımlar içinde var mıdır? O da vardır ulan, ne çok abarttınız pre-season'u... Lakers 8 hazırlık maçına çıktı bu sezon, galibiyetleri yok. Maç başına ortalama 15-16 sayı da fark yedik. Peki hazırlık dönemi normal sezonun habercisi midir?


Şüphesiz bu yazın en çok konuşulan takımı Lakers'dı. Önce çok sürpriz bir şekilde oyun kurma konusunda ligin en iyisi Nash'i kadrosuna kattı. Ardından skor - ribaund potansiyeli her zaman yüksek olan veteran forvet Jamison'u ekledi ama bunlar sadece Lakers'ı tekrar ligde iddialı bir duruma getirecek hamlelerdi. Lakers'ı ligin en büyük favorisi konumuna getiren olaysa Ağustos'un başında gerçekleşen Howard - Bynum merkezli takastı. Hücumdaki tıkanıklığı Nash - Jamison eklemeleriyle halletmişti, savunma işini de ligin en büyük bireysel savunma gücünü alarak bitirdi diyebiliriz.

Pre-season maçlarına gelecek olursak; ne yalan söyliyim 1 maç dışında canlı izlediğim olmadı, özetlerle falan idare ettim ama özetlerden bile bu 0-8'in nedeni rahatça anlaşılıyor. Howard bu 8 maçın yalnızca 2'sinde oynadı, Kobe 5 maça çıktı ama o da - sakatlıkları yüzünden - 25 dakika civarı süre alabildi. Nash'in de dakikaları o civarda. Gasol - MwP dışında sezonda alacağı süreye yakın oynayan oyuncu yoktu yani hazırlık döneminde. Dakikaları da bir kenara bırakırsak, kadrosu bu kadar tecrübeli oyunculardan oluşan ve sezondaki tek hedefi Haziran'ı görmek olan takımın hazırlık döneminde vidaları sıkmasını beklemek komik olurdu ki normal sezonun ilk 1-2 ayında sürpriz mağlubiyetler alması muhtemel Lakers'in bu sebepten.


Bu 8 maçta Lakers'ta ana rotasyon dışında dikkat çeken oyuncu olmadı diğer takımlara nazaran. Robert Sacre 1-2 maçta iyi istatistik yakaladı Howard'ın yokluğunda ama onun normal sezonda süre bulması imkansız gibi.

Normal sezon için endişe edilebilecek şeyler de yok değil tabiki. Nash'in yedekliğini yapacak 2 guard da güven vermiyor şu an. Özellikle Blake'in geçen yıl Sessions geldikten sonra mental olarak düşmesi devam edecek gibi. Bir başka sıkıntı yaratabilecek şey ise 3 numara pozisyonu. Artest ilk 5 içinde en sıradan oyuncu gibi duruyor ama bu kadar yıldızın olduğu bir kadroda pis işler dediğimiz şeyleri yapması gereken oyuncu. Metta kafada maça hazır olduktan sonra bunları yapabilecek en iyi oyunculardan biri kesinlikle ama işte o kafası... Sakatlık da belirleyici olacak yaşlı oyunculardan kurulu Lakers'ın bu sezonunda ama bu her takım için sıkıntı olduğundan biraz da şans sakatlık olayı.


Ayrı bir paragraf da koç Mike Brown'a açmak lazım. Brown'u pek sevmem ben, şu kadronun eğer işler ters giderse üstesinden gelebileceğini düşünmüyorum ama geçen sene kötülenen kadar kötü koç da değil. Geçtiğimiz yıl Lockout nedeniyle sıkıştırılmış sezonda yeni takımıyla hiç hazırlık dönemi geçiremeden başladı sezona  Brown. Yazın gerçekleşen Paul takasının Stern tarafından iptali sonrası Odom'un ayrılmak istemesi, Gasol'un mutsuzluğu, Metta'nın formsuzluğu... Birçok problemi vardı yani Lakers'ın. Mike Brown'u değerlendirmek için bu sezon çok daha uygun o yüzden.

Yenilenmiş kadrosuyla Lakers daha galibiyet alamadı, sezonun ilk döneminde de sıkıntı çekeceği çok maç olacak bu takımın ama şunu unutmamak gerek, Lakers için sezon Nisan'da başlıyor.

Renault Yeni Clio'yu Kullandık(!)

Dergide özellikle lansmanlarda kısa süreli kullanma şansı bulduğumuz ve okuyucular tarafından beklenilen otomobiller için bu tarz başlıklar atıyoruz. Yani aslında 'Yeni Otomobili Kullandık!' başlığı otomobil gazeteciliğinin klişelerinden. Benim buradaki başlığımdaki ünlemin parantezler içinde bulunmasının da (ne yazık ki) bir sebebi var.

Geçtiğimiz hafta bir arkadaşımla birlikte Renault'nun yenilenen modeli Clio'nun test sürüşüne gittik. Aslında bu tarz test sürüşlerine pek katılma taraftarı değilim, çünkü genel olarak ne ile karşılaşacağımı tahmin edebiliyorum: Yeni bir otomobil, otomobil hakkında neredeyse hiçe yakın bilgi sahibi satış danışmanları ve kısa bir sürüş ve genel olarak 3. kalite ikramlar. Arkadaşımın hatrı, yeni Clio'yu yakından görme isteğim ve belki en azından bu sefer farklı olur düşüncesiyle yola çıktım.


Karşılaştıklarım ne yazık ki bildiklerimden farklı değildi. Satış danışmanları otomobil hakkında tamamen bilgisizdi sorduğumuz hiçbir sorunun cevabını alamadık. Otomobilin etrafında kendi kendimize dolaştık, tabiri caizse sağını solunu kurcaladık. Neyse ki ikimiz de otomobilin teknik detayları hakkında yeterli bilgiye sahiptik. Biz bunları yapaduralım ehliyetlerimizin fotokopileri çekildi ve otomobili test etmek için beklemeye başladık.

Sıra bize geldiğindeyse önce arkadaşım (benden daha şanslıydı, 500-600 metre daha uzun bir sürüş rotasına sahipti), sonra ben (benim rotam taş çatlasın 700 metredir) direksiyon başına geçtim. Buraya kadar her şey beklediğim gibi, hiçbir olay beklentimin dışında değil. Sürüşümüzün sonunda geri döndüğümüzde (çok uzaklaştığımızdan değil de) ise elimize bir kağıt tutuşturdular ve otomobil hakkındaki izlenimlermizi öğrenmek istediklerini söylediler.

Benim söylemek istediklerim ise buradan itibaren başlıyor. Bir otomobil hakkında bir kilometrelik sürüş sonunda ne kadar izlenim sahibi olunabilir? Bu sorunun cevabı en pozitif yaklaşımla bile hiçe yakından daha ileri gidemez. Sorunun cevabının bu şekilde olduğunun test sürüşünü düzenleyen firmaların da farkında olduğunu düşünüyorum. Önümüze konulan kağıt ise sanki bizimle dalga geçiyor gibiydi.

Bir otomobil hakkında izlenim elde etmek için otomobil ile en azından bir saat geçirmenin gerekli olduğunu ve geçirilen bu saat içerisinde de makul bir rotaya sahip olunması gerektiğini düşünüyorum. Makul rotamın içerisinde otomobilin bacaklarını açabileceğim düzlüklere ve sürüş dinamikleri hakkında bilgi edinebileceğim virajlara ihtiyaç duyuyorum, eğer saat de müsaitse trafiğin içine de şöyle bir dalıp dur-kalk trafikte elde edebileceğim şehir içi yakıt tüketimi hakkında da bilgi almak isterim. Tahmin edeceğiniz gibi bunları da bir saate sığdırmak pek mümkün değil, ama yine de bir saatte otomobili tercih edip etmeyeceğiniz, rakiplerinden farklı ve rakipleriyle benzer yönleri hakkında biraz fikre sahip olabilirsiniz.

Başlığın büyüsüne kapılıp gelenler için yeni Clio hakkında da ufak bir toparlama yapayım:
Ülkemizde henüz satılmaya başlanan yeni (diğer bir şekilde, 4. nesil) Clio; Joy, Touch ve Icon olarak adlandırılan üç farklı donanım paketine sahip. Bu donanım paketleri 1.2-litre atmosferik 75bg, 1.5-litre dizel 75bg, 1.5-litre dizel 90bg ve 0.9-litre, turbo, benzinli 90bg'lik motorlar ile sunuluyor. 90bg güç üreten motorlar yakıt tüketimini düşük tutmak amacıyla stop&start teknolojisine sahip. Tasarım olarak dikkatleri üzerine toplayan Clio, hem şık bir dış görünüşe, hem de özellikle yüksek donanım paketlerinde şık ve kaliteli iç mekana sahip. Özellikle radyo, navigasyon ve multimedya özelliklerinin tek bir dokunmatik ekranda toplandığı orta konsol da küçük sınıf otomobillerde yeni gördüğümüz bir donanım.



Burada en dikkat çeken motor tahmin edeceğiniz gibi 0.9-litrelik turbo beslemeli benzinli motor. Bu motor 90bg güç üretiyor ve stop&start teknolojisinin de yardımıyla karma 4,5l/100km'lik iddiali yakıt tüketimi verisi sunuyor. Şuanda sadece 5-ileri manuel şanzıman ile sunulan otomobil 182km/s'lik maksimum hıza sahip.

Biz de Clio'nun yalnızca bu motorlu versiyonu ile test sürüşü yapabildik (dizel veya benzinliden birini seçmemiz gerekti). Yeni Clio ile geçirdiğim 5 dakikada edindiğim izlenimleri(!) merak edenler ile paylaşayım. Yeni otomobilin sürüş pozisyonu bir önceki nesile göre alçaltılmış, debriyaj daha hafif ve hidrolik direksiyon hafifletilmiş (sürüşe duyarlı da olabilir, herhangi bir teknik bilgiye ulaşamadım), ayrıca yeni motor güzel sayılabilecek bir sese de sahip. Otomobilin yol bilgisayarında ise yakıt tüketimi olarak ise şimdiye kadar katedilen 274 kilometrede 11l/100km'lik ortalama bir değer ile karşılaştım ki kağıt üzerinde verilen veri ile karşılaştığında bu değer epey yüksek.

Ne yazık ki yeni Clio hakkında verebileceğim bilginin tamamı bununla kısıtlı, ki bir kilometreye bile ulaşamayan parkurda bence bu kadar bilgi bile çok. Tabii bu duruma bir de organizasyonları yapan firmaların gözünden bakınca onların neden uzun test sürüşlerini neden düzenlemediğini anlamak o kadar da zor değil. Uzun test sürüşleri hem daha fazla risk içeriyor, hem de maddi açıdan daha büyük bir yük anlamına geliyor. Ben bu tarz sürüşlerin test sürüşü değil de başka bir şekilde adlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak test sürüşü, otomobili gerçekten test edebildiğiniz, sonrasında otomobil hakkında fikir sahibi olabildiğiniz sürüş olmalı.

24 Ekim 2012 Çarşamba

NBA Gündemi


NBA sezonunun başlamasına artık çok kısa bir süre kaldı. Biz de Gencolar olarak sezon içerisinde bolca yer vereceğiz NBA'e ve bunun gibi haftalık değerlendirme yazılarıyla karşınızda olacağız. Lafı fazla uzatmadan kısaca NBA'de son haftaların önemli olaylarına değinmeye başlıyorum.

Minnesota'nın All-Star oyuncusu Kevin Love geçtiğimiz hafta sezon öncesi hazırlıklarında şınav çekerken elini kırdı. Love'ın 6-8 hafta arası parkelerden uzak kalacağı açıklandı. Şanssız bir başlangıç Minnesota adına.  T-Wolves bu sezon için iddialı bir kadro kurmuştu ve tabii ki Love bu kadronun en önemli oyuncusu. Kuşkusuz onun olmayışı olumsuz etkileyecektir. Love'ın yerine ilk beş başlaması beklenen Derrick Williams da önemli bir sınav verecek bu süre zarfında. Love ve hatta Rubio dönünce Minnesota çok dikkat çekici bir takım olacaktır.

Geçtiğimiz hafta Dallas'ın süperyıldızı Dirk Nowitzki'nin de dizindeki sakatlıktan dolayı ameliyat olacağı ve 2 ay kaçıracağı açıklandı. Hazırlık kampından önce de Nowitzki'nin dizinde sıkıntılar olduğu konuşuluyordu. Nitekim o da dizinde şişlikler ve ağrılar olduğunu kabul etti. Nowitzki, ameliyat olmaya pek sıcak bakmadığını ve alternatif tedavilere yöneldiğini söylemişti. Ancak Alman yıldız ağrılara daha fazla dayanamadı ve geçtiğimiz hafta ameliyat olmayı kabul etti. Dallas'ın uzun rotasyonunda sağlıklı kalma konusunda ciddi zaafları bulunan Kaman ve Brand'in de olduğunu düşünürsek sıkıntılı bir sezon başlangıcı olacağını söyleyebiliriz. Ameliyat sonrası Nowitzki'nin tamamen sağlığına kavuşması onlar için sezonun kaderini belirleyecektir.

                           

Geçtiğimiz hafta sakatlanan bir diğer All-Star forvet de Amar'e Stoudamire'dı. Çekilen MR'lar sonrasında Amar'e nin dizinde kist tespit edildi ve 2-3 hafta forma giyemeyeceği açıklandı. Stoudamire'ın olmadığı dönemde Carmelo Anthony'nin power forvet pozisyonunda oynayacağı söyleniyor. Rasheed'in sezon öncesi hazırlıklardaki halini düşünürsek en doğrusu da bu olacaktır zaten. Kısa dönemler için idare edebilirler bu şekilde ama yine de Amar'e Knicks için çok önemli bir oyuncu. Özellikle bu sene Kidd'in gelişiyle veriminin artacağını düşünüyorum. Ancak Amar'e'nin dizleri malum çok sabıkalı. Yine sorun yaşayabilir bu konuda.

Bu kadar sakatlık haberinden sonra biraz da olumlu haberlere geçelim. Warriors'ın genç yıldızları Curry ve Bogut'un durumlarının her geçen gün iyiye gittiğine dair haberler var. 2 oyuncu da henüz hiçbir hazırlık karşılamasında forma giymediler. Curry sorunlu bileğinden bir kez daha sakatlanmıştı sezon öncesinde. Ancak bu sakatlığın yeterince ciddi olmadığı açıklandı. Bogut'un da geçtiğimiz seneden kalma sakatlığı devam ediyor ancak iyiden iyiye hazır hale gelmeye başladığı söyleniyor. Bogut'un %100 hazır olmadan kesinlikle oynatılmayacağı açıklanmıştı daha önceden. Bogut da bu sefer erken dönüş yapıp tekrar sakatlanmak istemediğini belirtmişti. 2 oyuncunun da sağlıklarını kazanmaya yakın olduğu haberleri iyiden iyiye çıkmaya başladı fakat ne derece sağlıklı kalabilecekler orası muamma. Kağıt üzerinde oldukça heyecan verici bir kadrosu var Warriors'ın ancak ben özellikle Curry'nin sağlıklı kalabileceğini düşünmüyorum.

                          

Sixers'ın yeni transferi Andrew Bynum'ın da dönüş hazırlığında olduğu haberleri çıkmaya başladı iyice. Bynum pazartesi günü sıkıntılı dizine tedavisi nedeniyle bir enjeksiyon daha yaptırmıştı. Bynum'ın tedavi sürecinde son enjeksiyonun da All-Star arasında yapılmasına karar verildi. Yıldız pivotun yarından itibaren takımla çalışmalara başlayacağı ve sezon açılışında da takımının formasını giyeceği söyleniyor. Bynum geçtiğimiz sezon ciddi bir sakatlık geçirmedi dizlerinden. Ayrıca yazın da eski takım arkadaşı Kobe Bryant'a gayet iyi gelen Almanya'daki diz tedavisinden yaptırmıştı. Fakat ne kadar olumlu haber çıkarsa çıksın Bynum'ın dizlerinden yıllarca çekmiş bir taraftar olarak o her yere düştüğünde Sixers taraftarlarının yürekleri ağızlarına gelecek, şimdiden sabır diliyorum onlara. Onun sağlığının Sixers'ın sezon sonunda olacağı yere direkt etki yapacağını söylememe gerek yok sanırım.

Bir de transfer haberi verelim. Adı Lakers'la anılan Leandro Barbosa Lakers'ın ezeli rakibi Boston'a 1 yıllık imzayı attı. Bradley'in de sakatlığı sebebiyle uzun süre sahalardan uzak kalacağını düşünürsek bench için güzel bir takviye oldu. Şutu ve deliciliği olan bir kısa olarak Boston benchinin sayı bulmasını kolaylaştıracaktır. Boston geçtiğimiz seneye göre daha iyi bir bench oluşturdu, son ekleme olarak Barbosa da güzel hamle diyebiliriz. Bradley döndüğü zaman bu pozisyonda Lee-Terry-Bradley-Barbosa arasında ciddi bir forma rekabeti olacaktır.

                        

Son olarak da NBA'den genel bir haber verelim. NBA yönetimi All-Star oylamasının statüsünü değiştirilebileceğini açıkladı. Buna göre oylamadan pivot pozisyonu kaldırılacak. Pivot ve forvetler bir arada "Frontcourt" kategorisinde değerlendirilip oylanacak. NBA yönetiminin konuya gayet sıcak baktığı gelen haberler arasında. Stu Jackson  özellikle sakatlıklardan dolayı pivot pozisyonuna oyuncu bulmakta zorlanıldığını söyledi. Ayrıca yıl içerisinde başarılı performans sergileyen 2 pivotun da aynı anda ilk beş başlayabileceğini ekledi. Eğer uygulama gerçekleşirse oylamalar bayağı şenlikli olacaktır. Seçilenler seçilmeyenler derken çokça konuşulacak konu çıkacak.

Şimdilik NBA gündeminden haberler bunlar. Önemli olaylara kısaca değinmeye çalıştım. Sezon içerisinde yine bunun gibi değerlendirmeler yapacağız, bilginize...






21 Ekim 2012 Pazar

Gencoları Cast | Erkek Dedikodusu #2


Tekrar merhaba, arsızlığımız hala devam ediyor. Geçen haftaki yayından inanılmaz zevk aldık. Dinleyip yorum yapanlar da çıkınca keyfimiz iki kat arttı, varolun. Bu haftaki yayında PES-FIFA karşılaştırmasından İzmir'e, Dizilerden Nil Karaibrahimgil'in her reklama yamanmasına kadar birbirinden bağımsız ve konuşmasak da olur kategorisine girecek her konuyu konuştuk.

Bu hafta Gencolar'dan kunduz sesli arkadaşımız İbrahim de yanımızdaydı. Yanımızdaydı diyerek olayı giderek büyüttüğümüzü de belli ettim. Sonumuz umarım güzel olur. Bu hafta da böyle geçti, umarız dinlerken zevk alırsınız. 

Bu arada haftaya aynı evde yayın yapmayı planlıyoruz. Daha enterasan kafalarla karşınıza çıkabiliriz, şimdiden uyaralım.

İyi eğlenceler!


Vintage #1


8 Şubat 1998, 1998 NBA All-Star. / Jordan - Kobe

Aslında 1998 All-Star maçı bu ikilinin ilk karşılaşması değil ama birçok açıdan da öyle. İlk kez 96 - 97 sezonunda karşılaştılar fakat Kobe'nin çaylak olması ve aldığı sürenin kısıtlılığı1 nedeniyle pek de karşı karşıya gelemediler o maçlarda.

97 - 98 sezonu ise herkesin yapmaya bayıldığı "X yeni Y mi?" tartışmalarının başladığı yıl oldu. Kobe'nin Sophomore yılına müthiş başlaması ve o sene oynanan 2 Bulls maçında Jordan karşısında gösterdiği iyi performans2 yavaş yavaş konuşulmaya başladı.

ve 98 All-Star. Kobe daha 19 yaşında ilk 5'e seçilerek bunu başaran en genç oyuncu oluyordu. Maçı Doğu 135 - 114 kazanırken Jordan 23 sayıyla Doğu'nun, Kobe de 18 sayıyla Batı'nın en skoreriydi ve (fotodaki gibi) maçta birçok kez karşı karşıya geldiler. Böylece 10 - 15 yıl sürecek karşılaştırmanın da temelleri atılmış oldu...


1.Kobe 96 - 97 yılında 71 maça çıkmasına rağmen maç başına 15.5 dakika sahada kaldı.
2.17 Aralık 97'deki maçta 33 sayı, 1 Şubat 98'deki maçta ise 20 sayıyla oynadı Kobe, ayrıca 2 maçta da kenardan gelerek başardı bunu.